Yapay zeka teknolojisinin son dönemlerde hızla geliştiğine şahit oluyoruz.
Öyle ki pek çok sektör yapay zekanın avantajlarını derinlemesine kullanıyor.
Örneğin sağlık sektöründe YP entegreli cihazların hastalıkları teşhis etme becerisi, ameliyatlarda robotiğin kullanılması, sanal gerçeklik teknolojisi ile uzaktan ameliyatların yapılabiliyor olması insanlık için önemli gelişmelerdir. Lojistik sektöründen bir örnek verirsek, dünyanın en büyük lojistik markaları AI imkanı ile paketlerin izlenmesini, rotaların kısaltılmasını, veri analitiği ve makine öğrenmesi ile müşteri memnuniyetini artırmayı sağlamış durumda, ilaveten AI tabanlı chatbotlar ve sanal asistanlar ile yedi gün yirmi dört saat müşterilerine hizmet verebiliyor.
Bu örnekleri tüm sektörlerde çoğalmak mümkün.
KUANTUM TEKNOLOJİLERİ
Gerçek şu ki yapay zeka geliştirilmeye ve kendini geliştirmeye devam ediyor.
Makine öğrenimi, doğal dil işleme, bilgisayarla görme, derin öğrenme gibi pek çok alanı içine alan bu teknoloji sayesinde milyarlarca veri arasından doğru veriyi bulma, veriyi süzme, tahmin yürütme gibi becerileri ile hayatı kolaylaştırıyor. Hatta kuantum teknolojiler ile entegre edilerek karmaşık problemlerin çözülmesi de mümkün. Üretken Yapay Zeka verdiği bilgiler ile kullanıcılarına verimlilik, erişim, hafıza, hız, yeni iş kolları gibi çeşitli avantajlar sunuyor.
Yakın gelecekte Endüstri 4.0 ve Akıllı Şehirlerin de yaygınlaşması ile AI teknolojini hayatın içinde sık göreceğiz
SORUNLARA ÇÖZÜM
Yapay zeka ekonomik değerin oluşturulmasında da büyük potansiyel taşıyor. İş dünyası neredeyse baştan tasarlanıyor.
Yakın gelecekte AI olmayan bir üretim ve hizmet sektörü kalmayacak. McKinsey araştırmasına göre 2030 yılına kadar küresel ekonomiye yaklaşık 13 trilyon dolar eklenmesi bekleniyor. Bu veri gerçekten önemli bir değer.
Yani yeniliklerin artması, mesleklerin güncellenmesi, yeni iş kollarının oluşması ve hayatın değişmesi anlamına geliyor. Her ne kadar bu bir korku şeklinde algılansa da şahsen buna katılmıyorum.
Çünkü her sorun yeni bir çözüm demektir, yeni bir alanın açılması yeniliklerin doğması demektir. Başta gençlerimizi bu alanda yetiştirmek, uzmanlaşmasını sağlamak, eğitim sistemini değişen dünyanın gerçeklerine ve çağın gerekliliklerine göre işlevsel kılmak gerekiyor.
Geçtiğimiz günlerde Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar; yapay zekâ, dijitalleşme ve büyük veri alanlarında yeni program ve bölümlerin açılacağını duyurdu. Bu güzel bir haber ancak sadece YÖK için yeterli değil. Çünkü teknolojinin içinde doğan çocukları anasınıfından itibaren eğitmemiz şart. Milli Eğitim Bakanlığının önemli görevleri bulunuyor. Eğitimde yenilik olmadığı sürece başka türlü gelişemeyiz ve rekabetçi bir ülke olamayız!
İMKANLAR KAÇIRILMAMALI
Diğer yandan bu görev sadece eğitim kurumlarının değil, STK ve yerel yönetimlerinde Yönetim Bilişim Sistemlerinde gençleri geliştiren ve yetiştiren kurslar açması işe yaramaktadır. Önümüz yaz tatili. Bu süreçte yerel yönetimlerin kurslar düzenlemesi çok faydalı olur. Mesela yapay zeka bir yazılımdır, onu yapabilmek için pyhton gibi programlama dillerini bilmek gerekiyor. Gençleri bu alanlarda yetiştirmek, onların farkındalık kazanmasını sağlamak, ufkunu açmak, ülkenin geleceği için önemlidir.
Dünyada teknoloji alanında söz sahibi olmak için endüstri 4.0'a yönelmeliyiz, netice de yapay zeka bir Endüstri 4.0 bileşenidir. Yapay zeka büyük fırsatlar barındırıyor ve biz bu fırsatları kaçırmamalıyız!