• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
İzmir’den tatlı geyikler GÜRKAN ERTAÇ

İzmir'den tatlı geyikler

gurkan.ertac@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 04 Mayıs 2018, 17:10

Bizim kuşak gazeteciler hayli şanslıydık. Göztepe ve Altay, Avrupa Kupaları'nda yıllarca oynadı, Karşıyaka da Balkan Kupası'na katıldı. KSK'nin basketbol, voleybol maçları ekstra. Kimi zaman yurtdışı seyahatlerine ikişer kişi gittik.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Spor Yazarları Derneği de üyelerine yurtiçi ve yurtdışı seyahatler düzenlerdi.
Şu internet çıktı ya hepimiz evde kaldık. Eskiden uzaklarla binbir zahmetle film yetiştirmeye ve banyo ettirmeye çalışırdık. Şimdi cep telefonuyla bile fotoğraf çekilip dünyanın öbür ucundan gönderilebiliyor. Eskiyi tatlı tatlı anarken seyahatler sırasında başımızdan hayli ilginç olaylar geçtiğini de vurglamalıyız. Bu hafta bunlardan bazılarından sözedelim diyoruz.

FINDIK, OTEL DEMEKMİŞ

Yıl 1962. İzmir Gazeteciler Cemiyeti, İlhan Esen, Çetin Eren ve Şadan Gökovalı'yı hacca gönderdi. Üçlü Hac'da hayli sıkıntılar çekti. Özellikle Arap şoförlerle anlaşmak hayli zordu.
Taksiye bindiler, şoför sürekli Fındık...
Fındık" diyordu. İlhan ağabey de yanındakilere, "Oğlum, bu adam bizim başımızı derde sokacak, fındıklarla, fıstıklarla filan ne işimiz var bizim. Yakalanırsak ömür boyu hapis yatarız" diye yakınıyordu. Nihayet çekişme, taksi otelin önüne varınca ve tercüman devreye girince sona erdi. Arapça'da fındık, otel demekmiş, şoför "fındık fındık" diye ondan yırtınıyormuş.

EŞEK SANDIĞIMIZ GEMİ

Bizim hac ekibini, denizyollarının Cidde yetkilisi Abdül Muhsin Buhari karşılamıştı. Söz, Türklerin Cidde'ye nasıl ulaştığından açıldı. Buhari, "Tayyare, seyyare ve merkeplerle" dedi.
Şadan Gökovalı, "Olur mu, merkeplerle onca yol gelinir mi, aylar sürer" dedi ama Buhari diretiyordu: "Gidin limanda görün merkepleri..." Gökovalı makineyi kaptığı gibi güneşin alnı kabağında belki gölgede 50-60 derece sıcaklıkta atlatma haber yapmak için 2.5 kilometre yol tepip limana ulaştık. Ortada ne merkep vardı, ne de eşek. Mesele sonradan anlaşıldı. Arapçada merkep, eşek değil, gemi demekti.

SAĞ OLASIN KOMŞU

Abdi Karagözoğlu'ndan tatlı bir bomba daha. Torbalı'da bir zeytinlik almıştı.
Baktı dallar zeytin dolu.
Eh yağını çıkartmak gerek.
İşçileri topladı, dalları silktirdi, zeytinleri götürdü, bir güzel sıktırdı. Yağları tenekelere doldurdu. İki saat sonra komşusu geldi, "Sağol komşu benim zeytinleri toplatıp sıktırıvermişsin" diye teşekkür etti. İş anlaşıldı, Abdi kendi zeytinliği yerine yanlışlıkla yer hatası yapmış ve komşuya yağcılık yapmıştı.

BANA FİŞ VERİR MİSİN?

Bizim canımız kadar sevdiğimiz Abdi Karagözoğlu, Danimarka'da Galatasaray'ın şampiyon olduğu UEFA'daki Arsenal Şampiyonluk maçına gitmişti. Bir restoranda yenildi içildi ama gazeteye de alınan döviz karşılığı fiş veya fatura götürmek gerekiyordu.
Hesap gören kıza "Fiş. Fiş" dedi. Kız başını salladı, iki-üç dakika sonra tabakta kuzu kuzu yatan balıklar vardı. Sonradan İngilizce bilen birisi bulundu da anlaşmazlık halledildi.

LASONİL İŞE YARAR MI?

Abdi Karagözoğlu, aracıyla Tepecik tren istasyonundan geçerken ve tantanlar kapanmak üzereyken bir kız fırlamış, fren yapmış ama hafif bir darbeyi önleyememişti.
Herkes yaralı mı, değil mi tartışırken, Abdi torpido gözündeki ağrı ve yaralara iyi gelen Lasonil'i farketti, götürdü, "İyi gelir belki" dedi. Birisi dayanamadı, "Birader, kız hastanelik belki sen yara merhemi veriyorsun.
Al götür hemen hastaneye" dedi.
Adam ölmüş farkında değil
İzmir'in eski futbol yıldızı, uzun yıllar Yeni Asır'da da eleştiri yazıları yazan Hasan Elidemir kardeşimizin içine doğmuştu ibadet yapmak. Sekreterine, "Camiye namaz kılmaya gideceğim de, sen duaları biliyor musun?" diye sordu.
O da, "Siz en iyisi camiye gidin, bakın en yaşlı kim var, onun yanına çökün, tecrübesinden yararlanın, o ne yapıyorsa aynısını yapın" demiş.
H.E de aynısını yapmış.

NE ŞANS AMA...

Ama bakmış, yanındaki ihtiyar secdeye kapanmış, dakikalarca öyle duruyor, diğer Müslümanlar toplu halde camiyi terk ediyor. Biraz sonra ihtiyar yana devrilmiş. Bizimkisi cemaate seslenmiş, gelmişler, "Adam ruhunu teslim etmiş, ölmüş" demişler. Hayıflanmış, "Bir namaz kılalım dedik, rehberi bulduk diye sevindik, adam göçtü gitti" demiş.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.