• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Yok mu artıran? HAKAN URGANCI

Yok mu artıran?

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 28 Nisan 2018, 22:53

Bir arkadaşım, geçen gün kendi kendisiyle dalga geçiyor. Çok zeki biridir, ama duygusal da olduğu için zaman zaman hepimiz gibi hatalar yapar. Aklı başına gelince de kendisi ile kafa bulur. Bir gün bir kafenin önünde açık artırma olduğunu görüyor. Kulak misafiri olunca yanaşıyor.
Gerisini kendisinden dinleyelim:
- Öteden beri meraklı biri olmuşumdur.
Yaşamın içinde küçük heyecanları da severim ya, o zamanlarda ne kadar salak olduğumu unutuveririm. Çok basit eşyalar üzerine bir açık artırma görünce ben de gırgırına katılayım dedim. Baktım, kulplu büyük bardaklar. Ben de böyle bardaklarla ayran içmeye bayılırım. Açık artırma dört bardağa 4 TL. ile başladı.
Hemen elimi kaldırdım. Sonra, 5 lira veren yok mu diye sordu adam. Ben yine elimi kaldırdım. Ardından on lira sordu. Ben yine elimi kaldırdım. Üstelik başka artıran olmadığı halde elimi kaldırıyordum.
Sonunda bardakları normal ederinden satın almış bulundum. Bir an fark ettim ki, ben aslında hep bunu yapıyorum...

TEK ARTIRAN YİNE BENİM

- Anlayamadım. Sürekli açık arttırmalara katılıp kendi kendine fiyat mı yükseltiyorsun?
- Tabii ki hayır. Zaten nerede bende normal bir açık arttırmaya katılacak para?
- E o zaman?
- Yani, bu benim hayat döngüm, demek istiyorum. Ben her konuda böyle davranıyorum. Hep açık arttırmacıdaki tek arttıranım. Hayatımdaki insanlara da böyle davranıyorum. Daha önce pek az kişinin değer verdiği bir insana değer veriyor, onun da kendisini farklı görmesini sağlıyorum. Bir süre sonra o kişi, otomatikman kendisini ederinden fazla zannediyor.
Durumundan memnun olmamaya başlıyor. Bu kez kendi değerini kendisi de attırmak istiyor. Sonuç malum...

DİKENE SU VERMEK ZULÜM

Bu arkadaşımın anlattığını eminim zaman zaman hepimiz hissediyoruz. Onun yakındığı şeyden biz de yakınıyoruz. Gerçekten de bir şeye ya da kişiye ederinden fazla değer verdiğimizde, o meşhur özlü sözle karşılaşıyoruz: 'Ederinden fazla değer, soytarıyı kral eder.' Sonuçta biz fazla ödemiş oluyoruz. Karşımızdaki kişi başında memnun oluyor ama kendisini bizden üstün görmeye başladığında, artık o da bu ilişkide kandırılmış hissediyor.
Sonuçta şuna geliyoruz: Zulüm etmeyeceksin.
Zulüm, bir şeyi hak ettiği yere koymamaktır. Adalet ise tam hak ettiği yere koymak. Bu durumda dikene su vermek, zulümdür. Adalet değil.
İnsanlara da böyle davranmalı. Üstelik bu herkesin iyiliğine... Sık sık kırılıyorsanız, bir şeyi/ kişiyi yanlış rafa koyuyorsunuz demektir. Yüksek raflara yerleştirilen şeyler pek nazik ise, düşünce kendileri de kırılırlar, siz de... Rafını değiştirin, kimse kırılmasın.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.