• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Müslüm mü Faruk mu? HAKAN URGANCI

Müslüm mü Faruk mu?

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 01 Aralık 2018, 19:03

Sanırım başlıktan bir sinema eleştirisi okuyacağınızı anlamışsınızdır.
Bununla beraber şöyle söylediğinizi duyar gibiyim: "Müslüm'ü anladık ta, Faruk ne ki?" İki kült şarkıcının özyaşam öyküsü, aynı anda uğradı sinema salonlarımıza.
Birincisi Müslüm Gürses'in hikayesini konu alırken, ikincisi dünyaca ünlü Queen grubunun solisti, efsane Freddie Mercury'nin öz yaşam öyküsünü beyazperdeye taşıyordu. Bu ikinci filmle ilgili olarak beni en çok şaşırtan şey, Freddy'nin bildiğimiz Faruk oluşuydu.
Pakistan-İran melezi bir çocuk olan Faruk Bulsara, meğer bizim Freddie Mercury'nin kozadan çıkmadan önceki haliymiş. Buradan da sanatın ne kadar evrensel olduğunu, bir Amerikan efsanesinin Müslüman asıllı bir doğulu çocuk olduğunu öğrenmiş oluyoruz.
Süper kahraman filmlerinden tanıdığımız yetenekli yönetmen Brian Singer, bizi şaşırtan böyle bir öyküyle dönüyor sinemaya...
Hoş, aslında böyle bir çocuğun bir efsaneye dönüşmesi de temelinde bir süper kahraman hikayesi sayılmaz mı?

USTACA AMA TATSIZ

Singer, temiz bir işçilikle, 2 saat 15 dakikalık filmde bir an bile sıkılmamanızı sağlamış. Özelikle konser sahneleri, yönetmenin büyük prodüksyonlara alışık olduğunun tescili gibi. Yine de film beni hayal kırıklığına uğrattı. Mercury'nin Rami Malek tarafından büyük bir başarıyla canlandırıldığı film, böyle bir efsanenin 'öteki' oluşunu, yalnızlığını ifade etmekten çok uzak kalmış. Kahramanın acısını bir iki sahnede geçiştiren Singer, sığ sularda yüzüyor ve bizi karakterin derinliklerine taşımıyor. Yan karakterleri de bu yüzden bir cümlede geçiştiriyor.
Her biri birer efsane olan şarkıların çıkış öyküsü ve bu şarkıların bizi gençliğimize taşıması haricinde bir duygu oluşturmuyor Bohemian Rapsody. Bu yüzden teknik olarak usta, ama tatsız bir yemek gibi duruyor. Çok iyi bir konser filmi olma haricinde bir karakter draması izlemiyoruz. Son dönemlerde Whiplash ve LalaLand gibi çok iyi iki müzik filmi izlemiş ve çok duygulanmış olan seyirci için, sıradan bir seyirlik oluyor.

BİR İNSAN TRAJEDİSİ

Müslüm'e geldiğimizde, işler değişiyor.
Oyunculuktan görüntü yönetmenine, duyguya kadar sadece iyi bir Müslüm Gürses portresi değil, son zamanların Türk sineması üzerine çıta atlayan işlerinden biri. Müslüm'ü tanımayanların bile acı içinde izleyeceği bir insan trajedisi izliyoruz. Hakan Günday'ın senaryosu yine usta işi. Ketche ve Can Ulkay, gerçekten iyi iş çıkarmış. Erkan Can, kısacık bir karakterle bile devleşmiş.
Zerrin Tekindor, her ne kadar Muhterem Nur için doğru bir seçim olmasa da usta oyunculuğu ile bunu da kotarıyor.
Alkışların en büyüğünü, dersine çok iyi çalışan, adeta bir dönüşüm geçiren Timuçin Esen alıyor. Sadece beden dili ve konuşma tarzıyla değil, şarkıları seslendirmesiyle de ayrı bir alkışı hak ediyor. Açıkçası, filmi görmeden önce, ben de Müslüm gibi ikonik bir ismin kendi sesinin şarkıda kullanılmamasını eleştirmiştim ama Esen, bu işi başarıyla yapıyor. Ha, şart mıydı, orasını tartışabiliriz.
Filmde, -zorunluluktan- Müslüm karakteri ve alışkanlıkları biraz yumuşatılmış olsa da, ortaya çıkan sonuç sinemamız adına umut verici. Sonuçta, Müslüm mü Freddy mi sorusuna, sıkı bir izleyici olarak, "Müzikalite olarak Freddy, sinema ve duygu için Müslüm" diyebilirim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.