• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Bize ayrılan sürenin sonuna geldik HAKAN URGANCI

Bize ayrılan sürenin sonuna geldik

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 20 Nisan 2019, 18:10

Fenomen, açıklanamayan, olağanüstü olaylara verilen bir isimdi eskiden ve gündelik dilde, halk tarafından kullanılmazdı.
Eğer bilim adamı değilseniz, bu sözcüğü telaffuz etmeden bir ömür geçirebilirdiniz. Bu gün ise, artık herkesin kullandığı bir sözcük.
Üstelik, insanlar için, daha da kötüsü, pekçok kişi için kullanılır oldu. Son iki yıldır yoğun olarak kullanılan bu sözcük, özellikle Youtube hayatımızı müzik dışında da ele geçirdiği için biliniyor. Zaten bir şey olağanüstü ise, az sayıda olmalı, değil mi? Oysa ülkemizde bugün çok sayıda Youtube ve internet fenomeni var ve bu kişiler hemen her meslek grubundan.
Sözcüğün 'açıklanamayan' kısmı hala geçerliliğini koruyor. Bu kişilerin büyük bir kısmının bu derece başarılı olmaları açıklanamaz bir gerçek. Bir kişinin, elindeki sınırlı imkanlarla milyon kişiye dakikalar içinde ulaşabilmesi, gerçekten o kişiye verilmiş ölçüsüz bir güç ve bu sayede de hadsiz bir ego seviyesi oluşuyor. Herkes takipçisi çok olan kişinin peşinden koşuyor. Bir konuda anlaşalım: Toplumların geneli, 'ortalama' denilen insan sayısına sahiptir. Dolayısıyla en yüksek temsil kabiliyeti, en geniş tabanda bulunur.
Bu durumda, en çok takipçi sayısına sahip sosyal medya fenomeninin en kaliteli işleri çıkardığını söyleyemeyiz.
Hatta tam aksi geçerlidir.

TAKİPÇİ PEŞİNDE

Bu durumda, yayınevleri, iyi kalemlerin değil, takipçisi olan yazar adaylarının peşinden koşar.
En iyi sesi olan sanatkar değil, en iyi 'sahnesi' olan (eşittir, takipçi) solist iş yapar. Bu gün Türkiye'nin en önemli fenomenlerinden Reynmen'in yaptığı video klip, ülkenin en popüler şarkısı. Sizce burada bir tuhaflık yok mu?
Büyük annesinin sinirini zıplatan geyikleriyle milyonlara ulaşan biri varken, dünyaca ünlü sanatçı çıkar mı bizden? Örnekleri her konuda çoğaltabilirsiniz. Psikologlar, doktorlar bile takipçi peşine düştü.
Ben bir yayıncıyım. Benim için geçerli olan bir şey, (takipçi) artık her sektör için gerekli. Oysa diğer iş kollarının çok daha sağlam beceri ve kriterlere sahip olması gerekmiyor mu?

TUHAF ESPRİLER

Dövizin seyrine dair bilgiler veren ak saçlı ekonomistlerin (sırf devir bu devir diye), ekranda 'canlarım benim, güzellerim' diyerek makroekonomi anlatmasına anlam veremem. Geçmiş yılların habercisi Cüneyt Özdemir bile bir Youtube fenomeni olmak için garip kahkahalar atıyor, tuhaf espriler yapıyorsa ben bu çaresizlikten eğlenemem, ancak üzülürüm.
Allahtan Barış Özcan gibi işini iyi yaparak popüler olmuş (nadir) entelektüeller var da, yüreğimiz bir nebze ferahlıyor.

AŞKIN ÖMRÜNDEN

Sosyal medya capsleri çıktı; fıkra biriktirmek, teatral biçimde fıkra anlatabilme becerisi tarihe karıştı.
Twitter çıktı; Uzun uzun yazmak tarihe karıştı, Derdimizi anlatırken kaç karakter kullandık hesabı yapıyoruz. Kendimizi kısa yazmaya zorladıkça, kendi benzersiz 'karakterimizden' feda ediyoruz.
Vine videoları, snap'ler çıktı, espri süresi on saniyeye düştü.
Yani teknoloji birbirimize ulaşım süresini kısaltırken, bize ayrılan süreyi de kısalttı.. İşin belki de hiç düşünmediğimiz bir yönünü de söyleyivereyim: Süreler düştükçe, yazılar ve videolar kısaldıkça, birbirimize dayanma süremiz de kısaldı. Aşkın ömründen yedik.
Özetle; bize ayrılan sürenin sonuna geldik, sevgili seyirciler...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.