Pek çok ilginç psikiyatrik rahatsızlık var. Bunlardan birinde de hasta, ölmüş olduğuna kesinlikle inanıyor. Nadir görülen bu rahatsızlığa Cotard Sendromu deniyor. Hikayemiz bunlardan biriyle ilgili... "Yatırıldığı akıl hastanesinde ölü olduğuna inanan ve bu nedenle de yemek yemeyen ve hiçbir yaşamsal faaliyete katılmayan bir akıl hastası, tüm uzman psikiyatristlerce girişilen her çabaya rağmen, ölü olmadığı konusunda bir türlü ikna edilememiş. Hastanın bu kararından vazgeçmeyeceğini anlayan ve tedavisini üstlenen psikiyatristlerden biri, sonunda hastaya, ölülerin kanayıp kanamayacağına dair bir soru yöneltir. Hasta "tabii ki kanamaz, çünkü, ölülerin tüm hayat fonksiyonları durmuştur" der. Bunun üzerine psikiyatrist küçük bir iğne alıp hastanın parmağına batırır. Bir müddet şaşkınlıkla parmağına bakan ve kanadığını gören hastanın tepkisi ilginçtir. "Lanet olsun! Ölüler de kanarmış." İbn-i Sinan'ın dediği gibi:" Hiç kimse görmek istemeyen biri kadar kör olamaz." Aslında bir yerde hastayı haklı da bulabiliriz. Yaşam statik değil dinamik bir süreç. Her şey değişir. Düşünce ve bakış tarzını hiçbir şekilde değiştirmeye yanaşmayan biri de ne kadar yaşıyor olabilir ki?
NASİPSE ADAYIZ
Artık ismini usta aktörlerle birlikte anmaya başladığımız karizmatik aktör/ hekim/yazar Ercan Kesal'ın aynı adlı kitabından sinemaya uyarladığı "Nasipse Adayız", Beyoğlu belediye başkanı adaylığına soyunan doktor Kemal'in trajikomik hikayesini anlatıyor. Kesal'ın geçmişindeki gerçek öyküyü temel alan filmin bir tür Nuri Bilge Ceylan filmi sahiciliğine sahip olduğunu söylemek mümkünse de, onun yapımlarından daha hızlı bir temposu var. Film, siyasetin arka planı, Anadolu insanının gündelik yaşam kurnazlığı ve yazar/ yönetmenin iç hesaplaşması temelinde kusursuz işliyor. Kara komedi türündeki filmde kara bol, komedi az. Daha doğrusu bu mizah, güldürecek bir komediden çok baş karakter adına utandıracak bir komedi. Siyasette bir yere gelmek için çırpınan koskoca doktor(!)'un siyasetçiye hatta oy potansiyeli olan esnafa yaranma çabaları acı acı güldürüyor. Aslında hiç de halkçı sayılmayacak adayın düştüğü durumların dilimizde bir karşılığı yok ama İngilizcede var: Cringe diyorlar; başkası adına utanmak... Pek çok ödülü olan filmde en iyi yardımcı oyuncu ödülü kazanan kişi de vaktiyle birlikte canlı yayın yaptığımız genç ve başarılı aktris Selin Yeninci olmuş. Film, geç dönem Şener Şen filmlerine de göz kırpmıyor değil. Yine de onlardan daha gerçekçi. Masalsı bir tadı yok. Ercan Kesal yine oynamıyor, adeta yaşıyor. Zaten kendisinden daha azını da beklemiyoruz.