• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Giriş Tarihi: 31 Aralık 2022, 18:09

Her akşam yastığa başımızı koyduğumuzda verdiğimiz ve sabahın aydınlığında saçma ya da uygulaması güç gelen kararlarımız vardır. Her mevsim başında niyetlendiğimiz, hafta başında başlayıp hafta sonunda bıraktığımız diyetlerimiz vardır.
Aklımızda uçuşan böyle pek çok düşünce vardır ki bir türlü nihayetlenmez, uygulamaya tam konmaz. Bunlar için bir tür içsel 'sabotajcı'nın varlığından söz edilir. İçimizde bir yan, değişmek istemez aslında. Çünkü ego, tüm kusurlarıyla bile olsa, değişimi ölüm olarak kabul eder ve direnir. Bilinç üstünde olmasa dahi bilinçaltı düzeyde yapar bunu. Size çeşitli engeller çıkarır.
Yeni yıla dair de pek çok karar alınır.
Yeni yılda değişmek, mevcutlardan 'yeni bir ben' üretmek hayal edilir. Bunun için de yeni yılın enerjisinden medet umulur.
Oysaki hiçbir yeni yıl, böyle bir kudrete sahip değildir. Muhtemelen pek çoğumuz için, bizi sınırlayan, yaşam konforumuzu, fonksiyonlarımızı bozan ruhsal arazlar da kurtulmak istediklerimiz arasında en başlarda gelir. Yeni yıl, böyle bir yolculuğa çıkmak, terapiye başlamak için de bir milat olabilir. Yine de pek çoğumuz yapamayız, göze alamayız.

TERAPI TEMALI DIZILER
Şu an ekranları parselleyen 'terapi temalı' diziler, ülkemizde uzak bulunan psikoterapist kavramını yabancı olmaktan çıkararak daha da içselleştirdi.
Bununla beraber, bu dizilerin ana temasının gerçek bir hastadan yola çıkılarak oluşturulmuş olması, mahremiyet ihlali kaygısını da alevlendirdi.
Yani bu dizilerin sektöre hem olumlu, hem de olumsuz etkileri olabileceğini söyleyebiliriz. Bana göre, olumlu etkisi fazladır.
Çevremde terapiyi yararlı bulduğu halde kendini bir yabancıya açmak (bu terapist dahi olsa) konusunda isteksiz bulan pek çok kişi olduğunu söyleyebilirim ki onları yargılamak haddim değil.
Peki bu konuda ne yapılabilir?
Konuyu Psikolog Kutay Ürkmen'e sordum.
- Kutay hocam, değişmek isteyen ve bunun için terapiste gitmeyi faydalı bulan ama yine de mahremiyet gerekçesi ile bunu yapamayan pek çok insan var.
Bu durumda ne önerirsiniz?
- Elbette, hatta son dönemde bu gibi durumlarla, çok sık karşılaşır olduk. Her şeyden önce, danışanın bu konuda istekli olması bizim için çok önemli bir ön koşuldur. Çünkü terapi süreci, yalnızca değişmeye istekli olan kişiye faydalı olabilir. Bu gibi durumlarda terapist, danışanına, 'anonim kalmak koşuluyla' terapiyi önerebilir.
- Nasıl yani?
- Şöyle ki; kişi beni arıyor ve kimliğinin (ad soyad bilgisinin) gizli kalmasını istiyor. Biz ona bir rumuz veriyoruz, söz gelimi İpek adını takıyoruz. Danışan, bizimle gerçek ismini ve kendisi için mahrem olan bilgileri paylaşmıyor.
Onun istediği kadarını ele alıyor ve o veriyi işliyoruz.
- Peki bu faydalı oluyor mu? Terapi, terapiste koşulsuz güven ve teslimiyet içermiyor mu? Yani tam bir iyileşme hali için ruhsal düzeyde bir savunmasızlık durumu gerekmez mi?
- Mutlaka dediğiniz gibi olanı idealdir.
Ama sırf mahremiyet ihlali kaygısıyla bu insana hiç ulaşamamaktansa bir miktar bile olsa dokunabilmeyi yeğ tutuyorum. Tabii ki klasik şekilde danışan ile bir terapi görüşmesi yapmak, olağan olanı. Ancak ben danışana bu şansın da verilmesi taraftarıyım. Terapinin ilerleyen dönemlerinde danışanla bir bağ ve güven hissi kurulduğunda ve ilerleme sağlandığında kişi çoğu zaman süreç başında paylaşmak istemediği bazı bilgileri, yavaş yavaş dile getirmeye başlıyor zaten...
Bu sohbet, benim için yeni bir farkındalık seviyesi oluşturdu. Size de kendime de bir yeni yıl hediyesi, müjdesi olarak düşündüm. Hepinize yeni yılın bu ilk gününde sağlık ve huzur dilerim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.