Nefis senin bineğindir
İnsanın genel olarak kültürü, savaşmak üzerine... Biz, sevmediğimiz, olumlamadığımız her şeye karşı savaş ilan ediyoruz ve bu hiç de yapıcı bir yaklaşım değil. Savaş, yıkıcı bir süreci beraberinde getiriyor ve bazen yapıcı şeyler için bir yıkım süreci başlatıyoruz.
Oysa bir şeyle savaşmak söz konusu olduğunda, onu yensek bile çoğunlukla bu bir zafer olmuyor. Çünkü onu yenebilmek için çoğunlukla savaştığımız şeyin kendisine dönüşüveriyoruz. Yani haddimizi aşıp, zıddımızı buluyoruz.
Ulaşmak istediğimiz olgunun tam tersine kavuşuyoruz. Örneğin fazla tevazu, bir tür kibire dönüşüyor. Tevazu alçakgönüllülük demekse, işin doğasında küçülmek var. Oysa kibir sözcüğü büyüklük anlamına geliyor. Küçüleyim derken büyüyüveriyoruz. Üstelik de bunu kasıtlı olarak yapmıyoruz çoğu zaman. "Öyle yüce gönüllüyüm ki 'onlara' anlayışlı davranıyorum" düşüncesi zihnimizin bir yerinde pusuya yatmış, bekliyor.
KALP VE İNKILAP
Radyo programında sohbet ettiğim yazar Kerim Güç, nefisle ilgili sorularıma verdiği yanıtlarda kalp ve inkılap sözcüklerinin etimolojik olarak aynı kökten olduğunu söyledi ve ekledi.
"Kalp, dönen şey demek. Kalp, istediği yere dönen organdır. Onu (kalbi, nefsi) doğru istikamete çevirmek de insanın en önemli görevlerindendir." Bu yazı da bu sohbetten aklımda kalan tortu ve benim yorumlarımdan oluşuyor.
AĞIR BİR SORUMLULUK
Savaşmaktan açmıştık sözü, yine oradan devam edelim. Psikolojide 'ego' diye geçen kavram, İslam kültüründe nefs olarak anılır. Olağan kültür, bize egonun savaşılması, yenilmesi gereken bir şey olduğunu söyler. Oysa ego, Latincede 'ben' demektir. Beni yenmek de nedir ki? Aynı şekilde nefisle de savaşılması gerektiğini, hatta daha da ileri bir ifadeyle 'nefsi öldürmek' gerektiğini düşünürüz. Olur mu hiç öyle şey! Nefis denen şey, 7 mertebeden oluşur ve önemli olan ileri mertebelere ulaşmaktır.
Nefs, üç boyutlu bu dünyada, bu hologram evrendeki varlık sebebimizdir.
Meleklerin nefsi yoktur. Yani zaafları yoktur ama yine de insan yaratılmışların en şereflisi olma namzetidir, zira üzerinde nefis denen çok ağır bir sorumluluk vardır. Nefis, bu dünyadaki bineğimizdir adeta. Düşün ki çöldesin ve altında huysuz bir at var. Atı öldürürsen çölde sen de ölürsün. Aklı başında biri bineğini neden öldürür ki? Sana düşen onu ehlileştirmektir. Denir ki insanın iki atı vardır. Biri beyaz attır. Beyaz at, ruhtur.
O Allah'tan gelir. Ona aittir. Onda tevazuya gerek yoktur ama siyah atın nefistir. Onu ehlileştirmelisin. Bir hadise göre, Hz. Peygamber'in buyurduğu gibi, "Şeytanını müslüman etmelisin."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.