Pandemiden beri sinema salonları neredeyse boş hizmet veriyor.
Buna rağmen bilet fiyatları arşa çıktı. Özellikle süper kahraman temalı Marvel filmleri, başarılı olup salonları öylesine sarmıştı ki kalan salonlarda daha ucuz filmler oynuyordu. Sonuçta bir süper kahraman yorgunluğu oluştu ve benzer temalı son filmler de gişede çakıldı. Uzun zamandır boş olan sinema salonları, yeni bir Marvel çılgınlığıyla şaşırtıcı şekilde yaz sıcağında doluverdi. Marvel evreninin sempatik antikahramanı Dead Pool ve X Men'in ölen kahramanı Wolverine, yeni bir savaşta bir araya gelecekti.
PARALEL EVRENLER
Mavibahçe Imax salonunda hakkını vererek üç boyutlu izlediğim filmde salonun hıncahınç dolu olduğunu sevinçle fark ettim. Dolu salonda film izlemeyi özlemişiz. Öncelikle bu iki kahramana da bayıldığımı söyleyerek başlayayım. Hem Ryan Reynolds hem Hugh Jackman karakterlerini sırtlayan müthiş oyuncular. Filmin ilk sahnesinde disco parçalarla üç boyutlu bir dövüş koreografisi sunup izleyiciyle eğlenceli bir kan banyosu sunan Deadpool , 'işte harika bir film böyle başlar!' dedirtiyor. Çocukluğumdan beri böyle etkileyici bir açılış sekansı izlememiştim. Neredeyse yerimde dans edecektim. Sonra hikaye geriye dönüyor ve Deadpool'un neden Wolverine'i ölümden döndürmek için paralel evrenlere yolculuk ettiğini açıklıyor.
DÜŞÜNCENİN SUYU
Açıkçası stüdyolar Spiderman'le birlikte bu paralel evrenler düşüncesinin suyunu sıktılar. Ölmüş kahramanları geri getirmek için akıllıca ama artık anlamsızlaşan bir yöntem bu. Anlamsız çünkü bir kez paralel evren düşüncesini kabul edince artık hiçbir kahramanın ölmesi sizi etkilemiyor. Nasılsa geri dönüşün yolu var. (Hey Barbara Brocoli, belki James Bond'u da böyle geri getirirsin!) Pek çok kez seyirciye dönerek yapılan monologlar (4. Duvarı yıkmak) Deadpool'un alametifarikasıyken bu filmde ne zaman gerçek hayat, ne zaman film izliyoruz sınırlarını defalarca ihlal ediyor. (Hatta bu vesileyle Disney'e geçen film serisi yüzünden Deadpool durup durup Fox stüdyoya sallıyor. Hatta bir sahnede Fox'un amblemini çölde kumlara gömülmüş halde görüyoruz.)
TADI FAZLA GELDİ
Evet, film Deadpool'un arsızlığını ve Wolverine'in saldırganlığını (ki bu filmde orijinal kostümüyle her zamankinden iyi) çok güzel veriyor. Ayrıca pek çok Marvel filminden cameolarla süslü. Ancak film yine de on üzerinden on olamıyor. Neden mi? Gelin yakından bakalım. Bu filme gülmek ve tam anlamıyla anlayabilmek için bir Marvel filmleri ineği olmak zorundasınız.
Filmlerdeki zaman çizelgesinden haberdar olmazsanız ve günümüzdeki ve geçmişteki hemen hemen tüm Marvel yapımlarını izlememişseniz esprilerin çoğunu kaçırıyorsunuz. Biraz pul biber memene lezzet katar ama direkt olarak pul bibere yumurta kırarsanız alacağınız tek tat biber olacaktır. Filmdeki göndermeler bir süre sonra filmi lezzetlendirmek yerine tadını kaçırıyor. Sanki Marvel hayranlarına bilgi testi yapmak için film hazırlamışlar gibi bir şey izlediğiniz...
Bu da 'olmayan' hikayeden sizi koparıyor. Yine Deadpool evreninde çok sevimli duran kahramanın gevezeliği, burada Logan'ı da ciddiye almanızı zorlaştırıyor. Zaman zaman çok sevdiğim Deadpool'a içimden 'Bir sus lan!' derken yakaladım kendimi...
Özetle bana tadı biraz 'Fazla' gelse de seyirciyi geri kazanabilmiş başarılı bir yapımdan bahsediyoruz. Deadpool filmde kendi evrenini kurtarmayı başardı ama daha da önemlisi, sinemaları da kurtardı, önemli olan da bu...