Dün gazetelerin neredeyse tamamı Kuzey Suriye'deki gelişmelerle ilgili ürpertici haberler yapmıştı.
Köşe yazarlarının ise neredeyse tamamı bir felaketi haber veriyordu.
Türkiye'nin gazeteleri, Türkiye'nin yazarları alıcı kuş gibiydi dün.
Dünkü yazılanlara bir an için kendinizi kaptıracak olsanız düşüneceğiniz tek bir şey olurdu: "Eyvah, yok oluyoruz!"
Onca yazı çizi içerisinde, yemin ederim, olgulara, eldeki malzemelere, tarihi referanslara, dünya gerçeklerine dayalı bir tek analiz görmedim.
Ne kadar kalem erbabı varsa, Kürt gruplara stratejik-siyasal değer yüklüyorlar, da koskoca Türkiye'nin bir devlet olarak elindeki imkanlardan, politika belirleyici gücünden, gelişmelere yön tayin etme kapasitesinden söz etmiyorlar.
50'şer kişilik silahlı grupların Türk sınırına yakın bir yere gelip bir paçavra asması herkesin kafatasındaki beyni süngerleştirdi neredeyse.
***
Argo sevmem ama şimdi tam sırası: Dingo'nun ahırı mı bu coğrafya, öyle her bayrak asan devletini kuracak.
Türkiye'nin en büyük gazetesinin bir yazarı yazıyor: "Kürtlerle aramızdaki sınır 1200 km'ye çıkmış".
Nasıl çıkmış, niye çıkmış, nasıl olacakmış... Buna dair bir fikir yok.
O kafanın bir tek amacı var: Toplumun özgüven duvarlarını yıkmak...
Dışımızdaki kaosu bir "sanal kaos" olarak insanlarımızın kafasına taşımak.
Kürt devleti mi kurulacak?
Hadi bakalım, sıkıysa kursunlar; o zaman, en kötü ihtimalle, Suriye topraklarında nur topu gibi bir Türkmen devleti çıkar ortaya.
O yazar hayatında hiç "Bayırbucak Türkmenleri" diye bir toplumun adını duydu mu acaba?
Bir tepeye oturup gözünü Türkiye ufkuna diken ve yanındaki torununa, "Bizimkiler bir gün gelecek oğul" diyen Bayırbucak Türkmenini...
3 milyon Türkmen yaşıyor o topraklarda...
50 silahlı Suriye Kürt'ünden tırsacağınıza 3 milyon Türkmen'i düşün sen!
İşte "milli olmak" la "gayri milli olmak" arasındaki fark bu!..
***
Baylar ve bayanlar...
Biraz ciddi olun lütfen!
Türkiye zavallı bir ülke değil.
500 sene hükmettik Ortadoğu'ya
Bu topraklarda 2 bin yıllık bir devlet yaşıyor.
Allah'a binlerce şükür...
Dünyanın en iyi hava kuvvetlerinden birine sahibiz.
Kara ordumuz dünyanın en büyük ordularından birisi.
En modern savaş araçlarına sahibiz.
Ordumuz için ayırdığımız bütçe payı dünyanın birçok ülkesinin toplam bütçesinden daha fazla.
Dünyada kriz yaşamayan nadir ekonomilerden biri bizim ekonomimiz.
Hazinemiz ağzına kadar dolu.
Üstelik etrafımızdaki savaşları, kaosları biz çıkarmadık.
Bütün dünya şahittir ve bizim bugün de yarın da en büyük kozumuzdur ki, Türkiye olarak hep "sıfır sorun" dedik, "insan hakları" dedik, "işbirliği, barış ve diyalog" dedik.
Tam 89 yıldır bu orduyu bu zor bölgede güvenliğimizi sağlasın diye besledik.
Milli varlığımıza bir tehdit söz konusu olacaksa, bu Kuzey Irak, Kuzey Suriye, Suriye'nin tamamı, İran, hiç fark etmez, bu ordu hareket geçecek ve hangi oyun milletimiz için zararlıysa o oyunu bozacaktır.
Ya da şöyle söyleyelim: Hangi oyun işimize geliyorsa o oyunu kuracaktır.
Bedeli de neyse ödenecektir.
Bu hamaset değil, kurt yılgını haline gelmiş olanlara "real politik" anlatıyorum.
Kaldı ki Türkiye'yi yönetenler bu işin adını çoktan koydu: "Hayali haritalara müsaade etmeyiz, askeri, siyasi, ne gerekiyorsa yaparız" diyor Başbakan Erdoğan.
Özgür Suriye ordusu "onları yok ederiz" açıklaması yapıyor.
Bu arada Türk ordusu tarihinin en büyük yığınağını yapıyor sınırlarına.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu Kuzey Irak'a "ültimatom" vermeye gidiyor.
Bütün bunlar olurken, bazıları da, affedin beni, bilgisizce, sadece zihin kaosu yaratmak için konuşup yazıyor:
"Kürtlerle sınırımız 1200 km oldu.." diye.