Savaş Üzerine..
Bu kitapta savaşın işlevini, araçsal özelliklerini, sistematiğini anlatır Prusyalı general.
Aslında bu kalın ve sıkıcı kitap esas olarak şu temel önermeyi ortaya koyar:
"Savaş, diplomasinin başka araçlarla yapılmasıdır."
Closevic, savaşın sorun çözücü yeteneği üzerinde durur.
Ama kanlı Avrupa savaşları ve Kant gibi düşünürlerin idealist teorileri savaş konusunda daha derin felsefi düşüncelerin gelişmesine yol açtı..
Nitekim 1. Dünya Savaşı'ndan sonraki dönemlerde her ne kadar İkinci Dünya Savaşı'nı engelleyemese de aslında askeri düşünce biçimini de etkiledi Kant felsefesi.
Nitekim kendisi de bir asker olan ünlü İngiliz stratejist L. Hart, savaşa Closevic'ten daha farklı bir yerden bakar.
Onun dediği şudur:
"Diplomasi savaşın başka araçlarla yapılmasıdır."
Belki de bu anlayışın gelişmesi devletlerin güçlü diplomatik kurumlar oluşturmalarına neden oldu.
***
Savaş üzerine söylenmiş en güzel sözlerden birisi Mustafa Kemal Atatürk'e aittir.
Mustafa Kemal ömrü harp meydanlarında geçen bir askerdir.
Savaşın bedel ödeten yıkıcı yanını görmüştür. O nedenle "Mecburi olmadıkça savaş bir cinayettir" der.
Ama aynı Mustafa Kemal sözgelişi Hatay'ın vatan topraklarına dahil olması için de savaş seçeneğini gündemde tutma gereği duymuştur.
Akıllı devlet adamları için savaş duygularla yapılacak bir tercih değildir, gerçekçi olmak gerekir.
Çünkü tarih duygusal sebeplerden veya aşırı ihtirastan kaynaklanan savaş kararlarından dolayı yok olup giden milletlerin hikayeleriyle doludur.
***
Ancak bir husus var ki hiç unutulmamalıdır. Bir devlet olarak varlığınızı sürdürüyorsanız ve üstelik de netameli bir coğrafyada yaşıyorsanız saldırgana karşı caydırıcılığı olan bir savaş birimine, yani bir silahlı güce sahip olmanız şarttır.
Zira saldırganların olduğu bir dünyadır bu dünya.
Bir ülkenin başına gelebilecek talihsiz durumlardan biri de savaş seçeneğini kullanması kaçınılmaz hale gelmiş bir ülkenin vatandaşlarının savaşa karşı keskin tutumlar sergilemesidir.
Arkasında halkının desteği olmayan bir ordu savaşa giremez, girerse kazanamaz.
Biz Selanik'i ve Üsküp'ü burada yaşayan esnafın, orta sınıf ahalinin savaş istememesinden dolayı kaybettik.
Bunun nasıl olduğunu merak edenler Mareşal Fevzi Çakmak'ın "Batı Rumeli'yi Nasıl Kaybettik" adlı kitabını okumalılar.
"Tarihin ne garip cilvesidir ki hürriyetin beşiği olmayı paylaşamayan Selanik ve Manastır, düşmana teslim olmakta yarışıyorlardı"(sf.353) satırları Fevzi Paşaya aittir.
Devlet akılla yönetilen bir kurumdur. Akıllı bir devlet ve onu yönetenler savaşın iyi bir şey olmadığını bilirler; ancak yine akıllı bir devlet gerektiğinde askeri gücünü ülkesinin yakın-uzak menfaatleri için devreye sokar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.