Ergenekon nereye
Ergenekon davasının sonuna gelindi. Son günlerde bu dava etrafında koparılan fırtınaların can sıkıcı bir yanı olduğu gibi anlaşılır da bir yanı var. Zira bu dava cumhuriyet tarihinin tartışmasız en büyük davasıdır. 27 Mayıs ve 12 Eylül davaları da büyüktü ama Ergenekon davasını diğerlerinden ayıran çok temel bir fark var: Diğer davalar olağanüstü dönemlerin olağanüstü mahkemeleriydi; oysa Ergenekon davası olağan bir demokratik düzende olağanüstü savcı ve hakimlerin yürüttüğü bir dava. Bugün Ergenekon davasının usul hataları yaptığını iddia edebiliriz ama bu mahkemelerin bir meşruiyet sorunu olduğunu söylemek büyük haksızlık olur.
***
Diğer taraftan Ergenekon davasının siyasi gündemi etkileyen bir başka yönü de giderek önem kazanıyor. Bu dava geçmişte yaşanan ideolojik dünya görüşleri etrafında yaşanan kutuplaşmaların bir tarafı olmaya başladı. Dün laiklik-irtica gibi kavramlar üzerinden geilim hattında yer edinmiş olanlar bugün Ergenekon davası üzerinden yeni bir pozisyon arayışındalar. Silivri kendilerine ulusalcı diyenlerin neredeyse kutsal mekanı Halim'e geldi. Bu arada CHP'nin bu Silivri kutuplaşmasına niçin bu kadar angaje olduğu da ayrıca merak edilen bir husus.
***
Perşembe günü Silivri'de yaşananlar hiç hayra alamet değil. Son dönemlerde yargıya karşı kullanılan dil yargıya zarar vermeye başladı. Televizyona çıkan birtakım insanlar yargı hakkında artık pervasızca konuşmalar yapıyorlar. Hem bu üslup hem de Silivri'de yaşananlar açıkça Anayasanın 138. maddesine karşı işlenmiş bir suç niteliği taşıyor.
Bir grup insan ideolojik sebeplerden dolayı tarihin en önemli davasının görüldüğü mahkemeyi basabiliyor. Bu kabul edilemez bir şeydir ve bunun tedbirinin alınması bir hukuk devletinin görevidir.
Öte yandan hiç kimse Silivri'de masum insanların yargılandığı konusunda toplumun kafasını karıştırmasın. Hiç kimse unutmasın ki bu davaya bakan mahkemenin adli emanet deposunda sandıklar dolusu bombalar, lav silahları ve koca bir cephanelik var.
Danıştay cinayeti başta olmak üzere bir çok cinayet var bu davanın içinde.
Kimse kimseyi kandırmasın, Ergenekon davası bu ülkenin geleceğini kurtaran bir davadır.
***
Diğer taraftan Ergenekon davasının siyasi gündemi etkileyen bir başka yönü de giderek önem kazanıyor. Bu dava geçmişte yaşanan ideolojik dünya görüşleri etrafında yaşanan kutuplaşmaların bir tarafı olmaya başladı. Dün laiklik-irtica gibi kavramlar üzerinden geilim hattında yer edinmiş olanlar bugün Ergenekon davası üzerinden yeni bir pozisyon arayışındalar. Silivri kendilerine ulusalcı diyenlerin neredeyse kutsal mekanı Halim'e geldi. Bu arada CHP'nin bu Silivri kutuplaşmasına niçin bu kadar angaje olduğu da ayrıca merak edilen bir husus.
***
Perşembe günü Silivri'de yaşananlar hiç hayra alamet değil. Son dönemlerde yargıya karşı kullanılan dil yargıya zarar vermeye başladı. Televizyona çıkan birtakım insanlar yargı hakkında artık pervasızca konuşmalar yapıyorlar. Hem bu üslup hem de Silivri'de yaşananlar açıkça Anayasanın 138. maddesine karşı işlenmiş bir suç niteliği taşıyor.
Bir grup insan ideolojik sebeplerden dolayı tarihin en önemli davasının görüldüğü mahkemeyi basabiliyor. Bu kabul edilemez bir şeydir ve bunun tedbirinin alınması bir hukuk devletinin görevidir.
Öte yandan hiç kimse Silivri'de masum insanların yargılandığı konusunda toplumun kafasını karıştırmasın. Hiç kimse unutmasın ki bu davaya bakan mahkemenin adli emanet deposunda sandıklar dolusu bombalar, lav silahları ve koca bir cephanelik var.
Danıştay cinayeti başta olmak üzere bir çok cinayet var bu davanın içinde.
Kimse kimseyi kandırmasın, Ergenekon davası bu ülkenin geleceğini kurtaran bir davadır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.