Başbakan "Yaşam Tarzı"na müdahale mi etti?

Başbakan öğrenci evlerine dair bir açıklama yaptı, ortalık karıştı.
Şu soruyu açık yüreklilikle herkese soralım.
Daha bir ay önce koskoca bir demokratikleşme paketi açıklanmış ve bu pakette "farklı yaşam tarzları" hukuken güvence altına alınmışken;
Daha on gün önce yeni anayasa çalışmasında üzerinde mutabakat sağlanmış altmış maddenin CHP tarafından kabul edilebileceği CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu tarafından açıklanmışken;
Daha üç-beş gün önce, siyasi tarihimizde bir çatışma objesi olan başörtüsü TBMM tarihindeki en büyük uzlaşma sembollerinden biri haline gelmişken ve bir büyük tabu siyaset eliyle tarihe gömülürken;
Esasen toplumda genel bir özgürleşme havası yaşanırken;
Ve tabii tarihsel anlamı çok büyük bir genel seçime gidilirken;
Başbakan'ın böyle bir çıkış yapması ve bu tür bir tartışma başlatması ne derece doğrudur?
***
Yukarıda sorduğum uzun sorunun cevabını "Başbakan'ın çok yanlış yaptığı" şeklinde değerlendirenler bir hayli fazla.
Tabii, bir de önyargılıysanız, "Şu Tayyip Erdoğan bir açık verse de bir çaksak" diyenlerdenseniz "Çok yanlış" diyeceksiniz ve söylenen sözü kendi siyasi meşrebinize göre eğip bükeceksiniz.
Oysa ben herkesi biraz vicdanlı olmaya, birazcık aile şuuruyla, evlat sahibi olma sorumluluğuyla düşünmeye davet ediyorum.
Başbakan'ın söylediğinden benim anladığım şu: Valilerden raporlar geliyor, özellikle yurdun az olduğu, üniversite öğrencisinin çok olduğu şehirlerde bazı genç kızlar belli zaruretlerden dolayı erkeklerle aynı evlerde kalıyorlar.
Buradan birçok trajediler çıkıyor ortaya.
Hükümet kendisinde bu sosyal yaraya müdahale hakkı görüyor.
Müdahale edebilir mi edemez mi?
Ya da şöyle soralım: Müdahale ederse aynı zamanda yaşam tarzına da müdahale etmiş olur mu olmaz mı?
Ben Başbakan'ın açıklamasının yaşam tarzıyla ilişkili olduğunu düşünenlerden değilim.
***
Başbakan'ın yaşam tarzına müdahale ettiğini düşünenlerin samimi olarak şu üç soruya cevap vermeleri gerekir:
1- Bir anne ve baba olarak, ne kadar laik, çağdaş, geniş görüşlü olursanız olun, kızınızın veya oğlunuzun böyle bir ev düzeninde yaşamasını, öğrencilik yıllarını geçirmesini ister misiniz?
Anne babalar kendi kendilerine sorsunlar: Başbakan'la bu konuda nerede farklı düşünüyorlar?
2- Başbakan 2004 yılında "zinayı suç olmaktan çıkaran" yasa değişikliğine imzayı atan siyasetçi. Yaşam tarzlarına müdahale gibi bir amacı olsa, önce zinayı yeniden "suç" haline getiren bir yasaya hayatiyet kazandırmaz mı?
3- İnsanların hayat tarzına müdahale amacı olan bir Başbakan daha 30 Eylül'de yani bir ay önce, insanların hayat tarzlarına müdahaleye 3 yıl hapis öngören bir yasa değişikliğini hukuk düzenimize taşır mı?
***
O Başbakan ki son on günde altı kez "farklı hayat tarzlarının kendi güvencesi altında olduğunu" söylemiş.
Toplumla ilişkisini bu özgürlük açılımları üzerinden kurmayı temel bir politik tercih olarak benimsemiş olan bir Başbakan niçin yüzde yüz ters ve kendi varlık nedenine karşı bir yola sapsın?
Siyasi zekasını defalarca kanıtlamış bir siyasetçinin yaşam tarzlarına müdahale anlamına gelebilecek bir eylem içerisinde olmasının siyasi sonuçları olacağını düşünemeyeceğini mi sanılıyor?
Haa... Tabii neyin yaşam tarzı, neyin değil olduğunu belirleme hakkının genel kamuoyunda değil de belli bir azınlığın elinde olduğu düşünülüyorsa o başka.
O zaman bu tartışma biraz daha sürecek demektir.
Ancak şu kadarını söyleyeyim: Ben Başbakan'ın bu açıklamasını yaşam tarzına bir müdahale olarak görmedim, tam aksine gençlerimizi hedef alan bir tehlikeye ve yozlaşmaya işaret etmek olarak anladım.
Yarın yazacaklarım konunun daha da somutlaşmasını sağlayacaktır.