İki ayrı gözle izledim Pazartesi günkü belediyecilik temaşasını.
Çok iyi bir hazırlıkla sunumu yapılan projeleri önce gazeteci gözüyle izledim.
Söz konusu projeleri bir seçim taahhüdü olarak önümüze koyan kişi Binali Yıldırım değil de bir başka politikacı olsa, en iyi ihtimalle ihtiyatlı bir iyimserlik içerisinde olmayı tercih ederdim.
Ama karşımızda bu ülkenin Haberleşme, Ulaştırma ve Denizcilik gibi üç bakanlıktan mürekkep bir bakanlığı 12 sene yöneten ve Cumhuriyet tarihinin en başarılı bakanı olarak zihinlerde yer etmiş birisi var.
Bu adamın başarılarını anlatmak için oturup önce bir çalışma yapmak lazım ama ben şu kadarını söyleyeyim: Türkiye'yi hiç bulunmadığı alanlarda dünyanın ilk onuna, ilk beşine, ilk üçüne sokmuş bir hizmet adamı karşımızdaki.
Şimdi İzmir için bir gelecek projeksiyonu yapıyor.
Müthiş projeler hazırlamış.
"Bu projelerle İzmir bir dünya başkenti olur" duygusu geçiriyorum içimden.
Çok ilginçtir, Binali Bey'in İzmir vizyonunu izlerken, aklıma Aziz Kocaoğlu'nun "İzmirliyiz yaparız" sloganı geliyor, iyi mi?
İZMİR'İN BİR MİLENYUM SIÇRAMASINA... BİR TARİHSEL MEYDAN OKUMAYA... TÜM GÜZELLİKLERİYLE BERABER ÇAĞA "MERHABA" DEMEYE İHTİYACI VAR!
İşin özeti yukarıdaki cümle, gerisi hikaye. Hele hele İzmir'in bu ihtiyacını görmeyip, ideolojik bir taassupla başarısız bir belediye başkanını bir beş yıl daha bu şehrin başına bela etmek için uğraşmak düpedüz ayıp.
Allah herkese akıl vermiş ve hiçbirimiz geri zekalı değiliz.
Analitik düşünelim bir parça:
İzmir'i anlamanın en iyi yolu, onun hikayesine tarih perspektifinden bakmaktır.
İzmir'in biz Türkler tarafından fethi 1081'dir. Yani yeni bir çağın başlangıcı.
O tarihle birlikte akıp giden zaman biz Türklerin yeryüzü başarılarıyla doludur. Selçuklu, Osmanlı İmparatorluğumuz...
Sonra tarih bizi 20'nci Yüzyıl'ın başına taşıdığı vakit biz Türkler için kara günler başlamıştır.
Sonuçta bu ülke, İzmir'in 9 Eylül meydan okumasıyla yeni bir Türk Cumhuriyeti'nin oluşmasına yol açmıştır.
Kimse unutmasın, 20'nci Yüzyıl'ın ilk üç çeyreğinde Cumhuriyet'in dışa açık yüzü İzmir'dir.
Ekonomik dinamiklerin harekete geçtiği yer İzmir'dir.
Modernleştirici muharrikler hep İzmir'den çıkar.
Ama 20'nci Yüzyıl'ın son çeyreği İzmir için gerileme süreçlerini ifade etmeye başlamıştır.
Uzatmaya hiç gerek yok, İzmir'in tarihi misyonu gereği 21. Yüzyıl'da hamle yapması, Türkiye'ye daha önceden olduğu gibi öncülük etmesi gerekirdi.
Olmadı, yapamadı, Türkiye'nin gerisinde kaldı.
Türkiye çok mesafe aldı, İzmir geri kaldı.
İzmir'in sorunu bu.
Bugün Binali Bey'in 'Yüzyılın Şehirciliği' projelerini görünce tarih içindeki İzmir kafamın içinde canlandı durdu.
"Sırası geldi herhalde" dedim; tarih İzmir'i tashih edecek, yanlış giden bir şey düzelecek...
Yirmibirinci Yüzyıl'ın başında Türkiye'ye çağ atlatan bir siyasetçinin yolu İzmir'le kesişti; ne diyelim bundan iyisi can sağlığı.
BİNALİ YILDIRIM'DAN SEVDİĞİM LAFLAR
"İzmir beni değil, ben İzmir'i seçtim"
"İzmir Sezen Aksu'nun Firuzesidir"
"Benim için zor olan hemen yapılır, imkansız biraz zaman alır"
