Gün geçmiyor ki kulağıma bir fısıltı gelmesin.
Sosyetenin yaşadığı ilişkiler ve ayyuka çıkanları zaman zaman buradan satırlara döküyorum. Diken üstünde olanlar var biliyorum ancak bugünkü yazımda bu konulara değinmeyeceğim. Biraz daha yumuşak, biraz daha farklı şeylerden bahsedeyim, birlikte biraz nefes alalım. Alaçatı Ot Festivali'ne az bir zaman kaldı. 6 Nisan tarihinde hareket başlar ama sadece otun değil esnafın ve turizmcinin de festivali.
Rakamlar büyük. Madem konu Alaçatı'dan açıldı meşhur Çeşme Kumrusu'ndan bahsedeceğim.
Nasıl ortaya çıktı? Gerçekten Çeşme ya da İzmirliler mi buldu bu marka yiyeceği?
EKONOMİK ÇAPI BÜYÜK
Bir fikir, bir şaka ile başlayan Alaçatı Ot Festivali yıllar içerisinde büyüdü, büyüdü ve şu anda hem albenisi hem de ekonomik çapı ile muhteşem bir duruma geldi. Otlu yemekler, Ege lezzetleri, takılar, tasarımlar, yaz boyu sosyete ve ünlülerin müdavimi olduğu restoranlar.
Kafeleri ve butik otelleri ile rengarenk görüntüler ve fotoğraflarla medyanın tüm mecralarında yer alan festival aslında, ekonomik bazda da azımsanmayacak bir potansiyele sahip. Çeşme Turistik Otelciler Birliği Başkanı Veysi Öncel ile görüştüm. "Kaç bin kişi bekleniyor?
Ekonomik girdi beklentisi nedir?" gibi birçok soru sordum.
SEZONUN ÜSTÜNDE
Veysi beyin anlattıkları çakılı sezon rakamlarının neredeyse üstüne çıktı. Öncel, üç gün için Alaçatı'ya 500 bin kişinin gelmesini beklediklerini, Alaçatı'daki otellerin tamamının dolulukta yüzde 100 oranına ulaşacağını, Çeşme'deki otellerin dahi dolacağını söyledi. 20 bin yatak dolacakmış ot festivalinde. Ortalama bir hesap yaptım Alaçatı'ya zengini, orta hallisi, maddi durumu olmayanı herkes gelecek. Konaklayanlar dahil kişi başı 100 lira harcasa ilçede, 50 milyon lira yapar. Baksanıza markalaşma ve popüler kültür, otu milyonluk bir değere kavuşturuyor. O zaman 6-7-8 Nisan tarihlerinde Alaçatı'da 'Ot değil para akacak" dersem yanılmış olmam herhalde...
ÇEŞME KUMRUSUNU BULAN RİZELİ BİR AİLE
Çeşme'den başladık madem bu haftaki yazımıza o zaman devam edelim.
Aya Yorgi Koyu, sosyete plajları, Alaçatı, restoranlar, Çeşme'nin ilk akla gelenleri peki ya kumru? Kumru da Çeşme'nin vazgeçilmez simgelerinden. Bu kumru nasıl çıkmış ortaya diye merak ettim, yıllar önceki bir sohbet aklıma geldi.
Efendim Çeşme kumrusunun yaratıcıları tahmin ettiğiniz gibi ne Çeşmeli ne de İzmirli. Bu kumruyu bulanlar Rizeli. Nasıl mı? Anlatayım.
İzmir'de 40 -50 yıl önce göreve gelen ABD'li Nato askerlerinde hamburger tutkusu olunca doğal olarak hamburger ekmeği sıkıntısı ortaya çıkmış. O yıllarda İzmir'de hamburger tüketimi olmayınca işte Çeşme kumrusunun da ilk temelleri atılmış.
Rizeli bir aile, ABD askerlerine hamburger ekmeği yapmak için kolları sıvamış.
Kısmen başarılı da olmuşlar. Kışın bu askerler için üretilen ekmeği de yazın Çeşme'de sandviç olarak satmaya başlamışlar. İşin içine sucuk, peynir (sayas), sosis gibi ürünler eklenince de Çeşme kumrusu ortaya çıkmış. Kim mi peki bu kumrucu?
Onu da siz bulun hala faaliyette....
EMRE ERDOĞAN'A DESTEK OL İZMİRLİ
Emre Erdoğan, İzmirli iş adamı ve yüzücü. Ancak öyle böyle bir yüzücü değil. Açık deniz yüzücüsü. Ultra Maraton seviyesinde dünyadaki 10 sporcu arasında.
Cebelitarık, Manş denizi, Catalina Boğazı'nı yüzerek geçen bu isim, şimdi de Kuzey Denizi için kolları sıvadı. 24 Ağustos'ta bölgeye gidecek ve ay yıldızlı bayrağımızı gururla temsil edecek.
3 SAAT 11 DAKİKADA 13 KM
Geçtiğimiz günlerde de hem Mehmetçiğe destek hem de deniz temizliğine dikkat çekmek amacıyla 14 derece suda Çeşme Ilıca'dan, Eşek adasına yüzdü. 13 kilometre mesafeyi 3 saat 11 dakikada tamamladı. Neden peki? Hem milli servetimiz olan denizlerimizin temizliği hem de Mehmetçik için. Şimdi Kuzey Denizi'ne rotayı çevirdi. Ancak iyi bir sponsor olmalı arkasında. Hem mental hem de maddi destek için. Bence İzmir'den ciddi bir destek çıkar. Emre Erdoğan, dünya sıralamasında ilk 10 içinde olan bir İzmirli. Bakalım Erdoğan'a destek olabilecek miyiz? İyi pazarlar...
