Bir önceki yazıda Tarçın adlı kedinin ibretlik hikayesini yazmıştım. Sahibi olan Ayhan Pala 8 yıl kaldığı Kazakistan'dan kesin dönüş yaparken Tarçın'ı da getirmeye kararlıdır. Fakat öyle bürokratik engellerle karşılaşır ki, şaşarsınız.
Ayhan Pala'dan dinleyelim:
Kedimin uluslararası pasaportunu Türkiye'den almıştım.
Aşılarını da Çimkent'te yaptırdım.
Türkiye'ye döneceğim zaman bilenler dediler ki bu pasaport yetmez.
Bir de hayvan ihraç belgesi lazım. Gelmezden 15 gün evvel İl veterinerine gittim.
Meseleyi anlattım.
Biz bu işi yapmıyoruz, bunu Çimkent'te eyalet veterineri yapacak" dediler.
Çimkent'e bir yakınımla Tarçın'ı pasaportuyla birlikte gönderdim.
Demişler ki bunun Türkistan nüfusuna kayıtlı olması lazım.
O belge olmadan havaalanından geçirmezlermiş. Bu arada zaman geçiyor.
Tekrar Veterinerliğe gittim, baktılar, benden kurtuluş yok, tamam bir belge çıkaralım dediler.
O arada mevzuatı okuyup belgenin nasıl çıkacağını öğrenmişler.
Fakat belgenin başkent Astana'da tasdiki gerekirmiş.
Bu iş için ise 5 gün lazım.
Oysa benim uçağım dört gün sonra kalkacak, dolayısıyla belge çıksa da bir işe yaramayacak.
Tekrar telaşlandım.
Eskiden Sovyet Hükümeti zamanında Türkistan şehrine bakan Komünist Parti sekreterinin kızı ile tanışırdım, orada bölüm başkanıdır. Durumu kendisine anlattım.
Babana söyle bu konuda yardımcı olsun dedim. Burada Sovyet dönemi yöneticilerinin hala sözü geçer.
O babasına söyledi. Babası birçok yere telefon edip işi çözmek için talimat vermiş. Ben belki bu da yetmez diye bizim eski dekana rica ettim. O da veterineri tanıyormuş, yardım etti.
15 gün boyunca bütün tanıdıklarım nerdeyse bu işle meşgul oldu. Bu kediyi nasıl geçiririz?
EMİR DEMİRİ KESER
Neticede o kadar çok baskı yapılmış ki Çimkent'teki güvenlik yetkililerine falan söylenmiş.
Havaalanındaki veterineri onlar da aramış.
Nihayet ben, oraya vardığımda yetkili kişi hemen mühürleri bastı, geçiş iznini verdi, ayağa kalktı, dehşetle bana bakarak, hayırlı yolculuklar diledi.
Herhalde şöyle düşündü: "Ben bu adamın kedisini geçirmesem belki Nazarbayev devreye girecek, hatta işimden olacağım." Yolcu bekleme salonuna girdiğimde Tarçın'ın geçip geçmeyeceğini herkes merak ettiği için bir alkış koptu; orada bizimle dönen 15 kadar arkadaş vardı.
VEFA DUYGUSU
Ayhan Pala'nın azmi, kararlılığı, kedisi için yaptığı mücadele her türlü takdirin üstündedir.
Tarçın kalsaydı onu getirmek için tekrar Kazakistan'a gitmeyi göze alması, bu vefa duygusu beni hayran bıraktı. Dedi ki:
"Ben işi sağlama almak için bizi havaalanına getiren rektör şoförüne tembihlemiştim.
Benden haber alıncaya kadar salonda bekledi. Tarçın geçemeseydi ona bırakıp bir ay sonra tekrar gelecek kediyi alıp Türkiye'ye getirecektim." Şimdi Tarçın Türkiye'de ve mutlu.