"Hz. Muhammed:
Allah'ın Elçisi", İranlı Mecid Mecidi yapımı bir film. 28 Ekim tarihinde 400 sinemada gösterime girdi. Mecidi dünya çapında, usta bir film yönetmeni.
Film hakkında birçok yazı okudum bazıları, zinhar bu filmi seyretmeyin, Şiilik propagandası yapıyor, bizim kültürümüze ve itikadımıza ters bir Peygamber algısı veriyor diyordu. Yazıların çoğuna göre ise film övülmeye değer ve sinema sanatının bir şaheseriydi.
Nihayet İzmir'in pahalı sinemalarından birinde (Balçova Kipa) filmi seyrettim. İşletmeci küçük salonlarından birini uygun görmüş. Kafi uzaklıkta olmayan kocaman perde ve yüksek volüm sebebiyle rahat bir ortam sayılmaz.
Sinema tekniği ve sanatı bildiğim konular değil. Sıradan bir vatandaş gözüyle seyrettim. Lirik (duygulu) sinema, epik (destansı), sanat filmi gibi ifadeler işin teorik yönüdür. Sonuçta önemli olan bir filmin ilgiyle izlenmesidir.
3 saatlik bir film, çok uzun bir süre. Gürültülü kalabalıklar, yer yer gösterişli dövüş sahneleri.
Hollywood özentisi diyenler haklı.
Dekorlar, çekimler, görüntüler gayet güzel. Bu da doğal, pahalı bir yapım olduğu biliniyor.
Peygamberimizin dedesi Abdülmuttalip, amcası Ebu Talip rolleri çok başarılı. Hele anne Amine Hatun masum, sıcak, samimi ve cana yakın.
Filmi inanç yönünden eleştirenler Şii bakış açısının hakim olduğunu yazdılar. Bir dereceye kadar doğrudur. Yahudilerin, çocukluğundan itibaren Hz.
Muhammed'i öldürme peşinde olmaları çok abartılmış. Filmi "anti semitik" (Yahudi karşıtı) diye nitelenmesi bu yönden haklı.
Deniz kıyısında açlıktan kıvranan bir kavim sahnesi var. Küçük Muhammed'in mucizesiyle deniz kabarır, kıyıya dalgalar vurur, sular çekilince binlerce balık kalır ve halk onları toplar.
Tarihi olarak ve halk inançlarımızda böyle bir olay bulunduğunu bilmiyorum.
Filmde efsanelerin ağır bastığı, tarihi realiteden uzak olduğu iddiaları var. Bunlar pozitivist ve rasyonalist din görüşünden kaynaklanır. Geleneksel halk inancımızda Peygamber Efendimizin doğum öncesinden itibaren bir takın olağanüstülükler yer alır.
Bunu destekleyen tarihi kayıtlar vardır. Mesela İbn Sa'd ve Taberi Tarihlerinde, bazı hadislerde şu mealde ifadeler yer alır:
"O doğduğu vakit bütün ev nurla dolar, yıldızların yaklaştığı görülür. Doğum sırasında Amine'den bütün evi aydınlatan bir nur çıkar, o kadar ki o nurdan başka bir şey görünmez olur.
Mevlid metninde de Hz. Muhammed doğduğu sırada göklerin ve yerin nurla dolduğu ifade edilir: "Doğdu ol saatte ol Sultan-ı din/ Nur'a gark oldu semavatü zemin" Bunlar Peygamber sevgisini diri tutan şeylerdir. Onu seven, sonunda onun ahlakını benimseme yolunu bulacaktır.
Belki salonun yetersizliğinden olacak, film beni fazla etkilemedi.
Kimseye aman görün veya sakın gitmeyin demiyorum.