Bir önceki yazıda Ayasofya'daki "Ya Vedud Sultan"dan söz etmiş ve onun "Vedud" isminin mazharı olduğunu belirtmiş idim.
"Vedud" esma-i hüsna'dan biridir. Esma-i hüsna Allah'ın güzel isimleri demektir. Bu tabirin kaynağı şu ayettir: "En güzel isimler Allah'ındır.
O halde O'na güzel isimlerle dua edin."(A'raf 7/180) Biz Allah'ın zatını ve mahiyetini aklımızla kavrayamayız. O'nu fiileri ve tecellileri ile daha iyi tanırız. İşte ilahi isimler bu noktada önem taşır.
Tasavvuf düşüncesine göre eşya ve kainat Allah'ın isim ve sıfatlarının tecellisinden, yani görünür hale gelmesinden ibarettir. Bu anlayışa göre Allah'ın isimlerinin sonsuz olduğu da söylenebilir.
Bir hadise göre Esma-i hüsna'nın 99 olduğu görüşü yaygındır.
Bunların levhalara yazıldığı, bir takım kitaplarda açıklamalarının yapıldığı bilinmektedir. Özellikle tasavvuf çevrelerinde Esma'ül hüsna evrad ve ezkar metni olarak öğrenilir ve okunur.
Asıl önemli olan ise bu isimlerden nasip almaktır. "Allah'ın ahlakıyla ahlaklanmak" diye bir ölçü vardır. Allah'ın ahlakını biz Allah'ın isimleriyle tanıyabiliriz.
Olgun insana düşen imkan nisbetinde bu isimlerin mazharı olmaya çalışmaktır. Yani o isimlerin anlamına uygun özellikleri kazanmaya gayret etmektir.
ÇOK SEVEN
"Vedud" kelimesinin" anlamı kullarını çok seven onları lutfa, ihsana gark eden, sevilmeye layık yalnız kendisi olan demektir. Allah'ın yarattıklarından birini sevmesi ona ihsanda ikramda bulunması demektir.
Sevgi O'nun başta gelen özelliklerindendir.
Esasen yaratmak sevmek demektir. Her anne yavrusunu sever. Alah'ın da bütün yarattıklarına karşı sonsuz sevgisi vardır.
Vedud isminin mazharı olan, yani bu ismin anlamıyla ahlaklanan kimse şöyle olmak durumundadır:
Kendisi için istediğini başkaları için de ister. Kendisine yapılmasını hoş görmediği birşeyi başkası için de istemez. İhtiyaçların karşılanmasında başkasına öncelik tanır.
KEREM NEDİR?
Vedud isminde kemale ulaşmış kimsenin özellikleri şunlardır: Uğradığı haksızlıklar ve sıkıntılar onu insanlara iyilik yapmaktan ve onların mutluluğunu kendi saadetine tercih etmekten alıkoymaz. İnsanlardan eza cefa görse de yine onların iyliğini ve selametini, kendisininkine tercih eder. Nitekim Uhud savaşında aldığı darbeyle dişi kırıldığı ve yüzüne kanlar aktığı halde bile Hz.
Peygamber şöyle demeyi tercih etmiştir: "Allah'ım sen bu insanlara hidayet et. Onlara doğru yolu göster, çünkü onlar gerçeği ve doğruyu bilmiyorlar, anlamıyorlar." Hz. Peygamber "Seni ziyaret etmeyeni sen ziyaret et. Seni mahrum bırakana sen ver.
Sana haksızlık yapanı sen affet" buyurur (Ahmed b. Hanbel, IV, 158). Buradan hareketle şöyle güzel bir kerem tarifi var: "Kerem:
Gelmeyene gitmek, vermeyene vermek, kötülük edene iyilik etmektir." İşte bütün bu güzellikler "Vedud" isminin insanlardaki yansımasının örnekleridir. Allah'ın vedudluğu yani onun yaratıklara karşı şefkat ve sevgisiyse çok yüksek seviyededir.