Hey! Otobüse binen teyzeciğim, amcacığım...
Sana diyorum!
Sen ne diye evinden çıkıp bizim güzide otobüslerimizi işgal ediyorsun!
Kaç yaşına gelmişsin gezeceğine bi otur!
Hey! Sen, engelli vatandaş!
Sen niye çıkıyorsun sokaklara!
Sanki İzmir'de gönül rahatlığıyla gezeceğin, yol, kaldırım, bahçe, sokak var!
Ödemiş'te sen sokağa çıkma diye, kaldırıma "direğe toslatan" sarı kılavuz şerit döşediler...
Anla artık...
İstenmiyorsun sokaklarda!
Polisim amirim!
Eller yukarı!
Şimdi o bedava bindiğin kartı yavaşça yere bırak...
Ne yapalım bizim için canını ortaya koyuyorsan!
Yok öyle bedava iniş biniş!
Bakın siz yaşı ilerlemiş İzmirliler...
Engelliler...
Emniyet mensupları...
Sizin yüzünüzden yapılmış toplu ulaşım zamları!...
Siz bedava biniyorsunuz diye İzmir'in geri kalanı zam üstüne zam görüyor!
Eğer, sizin bu "ücretsiz" veya "indirimli" kullanımınız olmasa, toplu ulaşım ucuzlayabilirmiş!
Sizin bizimle zorunuz ne!
Oooo tüyler ürpertiyor bu cümleler değil mi?
Kara mizah yaparak yazması bile zorken söylemesi kolay demek!
Şu memlekette, "Bir seçmenin sabrı nasıl zorlanır" diye sorulsa, Aziz Kocaoğlu bu konuda üniversitelere tez konusu yapılabilir...
Bakın bunu "eleştiri" olsun diye değil, tüm içtenliğimle söylüyorum...
Kim olarak mı!
Hayır hayır!
Sadece gazeteci olarak değil!
Sabrı taşan bir seçmen olarak isyan ediyorum...
Bıktım yahu!
Bir belediye başkanı, üstelik sol görüşü temsil ettiğini iddia eden biri nasıl olur da, "toplumda korunup kollanması" gereken kesimlere böyle bir yaklaşım gösterir...
Biliyorsunuz, bu ücretsiz binişler hükümetin kararı...
Kocaoğlu da hükümete özetle diyor ki, "Sen kimin bedava binmesine olanak sağlıyorsan, ilgili bakanlığın bunun bedelini karşılasın... Engellinin, 65 yaş üstünün bedava binişini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı karşılasın mesela..."
Apartman yöneticisi olsan...
Bir şirket genel müdürü...
Bakkal...
Manav falan...
Kendi bütçeni dengelemek için, "sana fazlalık" gelenleri üstünden atmayı anlarım da...
Sosyal belediyeciliğin "kitabını yazması" gereken bir kent burası...
Hey Başkan biz İzmirliyiz...
CHP İzmir İl Kongresi'nde bazı siyasileri eleştirip, "Kontenjandan gelenlerin İzmir'i dizayn etmeye hakkı yoktur" demişsiniz..
Acaba diyorum, sizin Tokat dizaynı da bizim İzmir'e uymuyor olabilir mi!...
Sen yap zamlarını başkan!
Biz, hayatı boyunca çalışıp biraz da gezmek isteyen 65 yaş üstü vatandaşlar için daha çok para veririz sıkıntı yok...
Engellilerimiz, polisimiz ücretsiz kullansın toplu ulaşımı, biz gerekirse bazı yolları yürürüz!
Canları sağolsun!
DİP NOT:
Bu arada Aziz Başkan bizlere kıyamamış ve söylememiş! Malum "bazı" gazetecileri çok sever!
Sarı basın kartı sahibi gazeteciler de toplu ulaşımdan ücretsiz yararlanıyor. Biz gazeteciler de onun "sinir olduğu" bedavacı gruptayız..
Ne yapalım be başkan!...
Çok eğleniyoruz toplu ulaşımda. Hele aktarma öyle keyifli, gezmelere doyamıyoruz...
Bütün gazeteciler rutin olarak her sabah Konak Meydanı'nda buluşup önce güvercinlere yem veriyor sonra da otobüs, metro, vapura binip, çılgınlar gibi eğleniyoruz...
Bir gün siz de katılın eğlencemize... Aktarmalı ulaşımın zevkine varın... İnanın bir daha makam arabasına binmezsiniz..
Sahi bu arada sizin son model makam arabasına binişler de "ücretsiz" değil mi!
Bir de çok merak ettim...
Peki suya niye zam üstüne zam yapıyorsunuz...
Yaşlılar, engelliler ve polisler çok mu su içiyor!