• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
FBI’cılık oyunu çözüm değil NİL KUYUMCU

FBI’cılık oyunu çözüm değil

nil.kuyumcu@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 21 Mart 2016, 22:16

Sorunlara çoğu kez mizah tarafından bakmayı seviyorum...

Öfkelendiğiniz bir olayda bile, yüzünüze ufak bir gülümseme yerleşsin istiyorum.

Fakat gündem bazen öyle sert oluyor ki, bırak "gülümsetmeyi" düşünmeyi, bu sözü yazmak bile ağır geliyor.

Ve yine ağır bir gündemin sancısını çekiyoruz. Birileri, toplumun önemli bölümünü korkutmayı hayli başardı.

Elbette zaman geçecek ve o korkuyu yeneceğiz. Hayat kaldığı yerden devam edecek. AVM'ler, sokaklar, kafeteryalar, turizm merkezleri dolacak.

Önemli olan, bu dönemi nasıl geçireceğimiz.

İLK ADIM:

Bir sakin olalım.

Biliyorum kolay değil. Kendimiz için olmasa bile, "canım" dediğimiz birilerine endişeleniyoruz mutlaka. Fakat, panik çözüm olmuyor.

Hatta en kötü yol...

Önce bir sakinleşelim...

Hepimiz...

İKİNCİ ADIM:

Sosyal medyada eğlenmek, renkli fotoğraflar paylaşmak, ortak bir gururun veya acının etrafında birleşip, "el eleyiz" görüntüsü çizmek güzel.

Fakat!

"İyi" veya "kötü" niyetle, sosyal medyada FBI'cılık oynayıp, bizi "paranoyaklığın" sınırlarında gezinmeye itenlere yüz vermeyeceğiz.

"Şu mahallede, şu gün bomba patlayacakmış", "Şu sokakta canlı bomba yürüyecek."

Yahu nereden biliyorsun?

Gizli ajan mısın?

MİT'ten misin?

Bunların hiçbiri değilsen, eeee sen mi canlı bombasın!

Normal şartlar altında böyle paylaşımların ardından adam, "Gel bakalım arkadaş, sen bu bilgiyi nereden aldın?" diye sorguya çekilir.

Diyelim sorgulandı...

Cevap belli. "Haber kaynağın kim?"

"Kaynımgil söyledi!''

ÜÇÜNCÜ ADIM:

Sorun ortak, cepheler çeşit çeşit. Herkes bir suçlu arıyor.

Aynı "suç" için pek çok farklı "suçlu" ortaya atılıyor.

Tüm tezlerin sahipleri, haklılığını kanıtlamak için bilgilerini havada uçuşturuyor.

Türkiye, "açık oturuma" döndü.

Mikrofonu eline alan bağırıyor. Herkesin parmağı, bir başka suçluyu işaret ediyor.

Sizce de yeteri kadar kaousun ortasına sürüklenmek istenmiyor muyuz?

Bir de biz birbirimizi yersek ne olacak?

Şu terör denilen beladan bir kurtulalım, sonra "huzur" içinde yeriz birbirimizi!

Bugünlerde "cepheleşmenin" kimseye faydası yok.

Sular yeteri kadar bulanık. Bir de biz tepinerek tozu dumana katmayalım.

Ortak sorunumuzun çözümü için birleşelim.

"İyi hoş diyorsun da, biz korkuyoruz kalabalık yerlere gitmekten. O en sevdiğimiz yollarda yürümekten" diyorsunuz biliyorum.

Kabul. Ben de elimde balonlarım, şarkılar mırıldanarak yürümüyorum yollarda.

Sadece şunu şöylemek istiyorum...

Sakin kalan, bilgi kirliliğine itibar etmeyen, öteki cephesine "sözel" silahlarla karşılık vermeyen bir toplum, "ortak sorununu" daha kolay çözer.

Şu anda tek değil; PKK'sı, DAEŞ'i, TAK'ı... Birden çok düşman bizi, ülkemizi hedef yapmak istiyor.

O hedeflerin en büyüğü ise kaos yaratmak.

Peki biz, bu kaosu kabullenirsek, "düşmanlarımıza" istediğini vermiş olmaz mıyız?

Nasıldı o klişe ama doğru cümle!

"Hepimiz aynı gemideyiz."

Gemiyi terk etmeyi aklımızın ucuna bile getirmeyeceğimize göre, fırtınadan kurtulup, sakin bir limana gideceğiz.

Hep birlikte...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.