Madem yağmurlar başladı...
Ve madem bu kentin yağmuruna karşı bir önlem alınmayacak...
Aynı sokaklar, caddeler, meydanlar gölete dönüşecek...
Bir tek yeni proje sunulmayacak...
Neredeyse çocukken geçtiğimiz yollarda, yağmurun ardından hala bata çıka ilerleyeceğiz...
O halde iş başa düştü...
Kendi kendimize önlem alacağız...
Misal...
Kentin merkezine geldin...
Su birikintileri nehire dönüşmüş...
Hemen çözümünü bulacaksın!
Yollara belirli aralıklarla taş döşeyecek ve hoplaya zıplaya üzerlerine basarak karşıya geçeceksin...
Bana "Taşı nereden bulacağım" diye sormayın, evden çıkarken çantanıza üç beş tane atın işte!
Haaa çanta demişken...
Çantalarınızın ebadını büyütün...
Çünkü içine bir şişme bot sığdırmanız gerekecek!
Mesela benim gibi Montrö Meydanı'na geldiğinizde o bölgeye değil taş, dağ parçası atsanız bile karşıya geçmeniz mümkün değil...
Ya yüzecek ya da bota bineceksiniz...
Malum sular hijyenik değil yüzmenizi tavsiye etmem...
O halde çantanızdan botunuzu çıkaracak, şişirecek ve ulaşımınızı sağlayacaksınız...
Size iyi bir haberim var, şişme botta kentkart, İzmirimkart falan geçmiyor...
Aktarma da yok!
Bottan inip kayığa, oradan tekneye binmiyorsunuz!
Tek vesait!
Bu arada şemsiyelerinizin ebadını da büyütün...
Onun da nedeni basit, sürücülere karşı kalkan görevi görecekler!
Biliyorsunuz İzmirli sürücülerin önemli bölümünde böyle bir psikopatlık mevcut!
Adam yağmurda yürüyen yayayı, yoldaki su birikintisiyle ıslatmaktan zevk alıyor zevk!
Baktınız yolun kenarından kenarından gelen bir sürücü var...
O yağmur birikintileriyle sizi ıslatacak!
Hemen gardınızı alın!
Ortaçağ şövalyelerini falan düşünün...
Nasıl koruyorlardı kendilerini kalkanlarla...
İşte siz de öyle yapacaksınız...
Eeee her şeye rağmen ıslanacaksınız elbette...
Kolay mı?
Taş taşı...
Bota bin...
Kalkan kullan falan bir yerde fire vereceksiniz...
İş yerlerinize sırılsıklam gider ve bütün gün öyle çalışırsanız nezle grip en hafif sorun olur...
Bunun zatürresi, bakınız benim gibi böbreğinde "tek taşını" itina ile saklayanlar için böbrek ağrısı var ki evlerden uzak!
O nedenle çantanızın geri kalan bölümüne, yedek ayakkabı, giysi, sıcak su torbası, ilaç, bitki çayı ve saç kurutma makinesi atacaksınız...
İş yerine gidince hemen üzerinizi değişecek, sıcak su torbanıza sarılacak, saçlarınızı kurutacak ve bitki çayınızı yudumlayacaksınız...
İzmir'in atarlı yağmurları başladı...
Şu anda ben bu yazıyı bitirene kadar bile, bir ara sağanak vardı, sonra güneş açtı şimdi yine bulutlu!
Size verdiğim tavsiyeleri uygulamak üzere evden çıkıyorum...
Ne dedik!
İzmirliysen ıslanmak yok Rocky!
Çözüm sende!
Nusret falan değil Mona Lisa!
Baktım adam fenomen olma yolunda ilerliyor...
Bruno Mars bile twitter hesabından paylaştı...
Millet, Fatih Ürek'in yılan dansını andıran tuz döküşüne hayran!
"Kim yahu bu Nusret?" diye inceledim...
Tanımlanamayan cisim bir gibi bir şey!
Bazı fotoğraflarında, esmer ten, siyah saçlar, o ince sakal bıyık falan hafiften hafiften Johny Depp rüzgarı esiyor...
"Fena değil mi yahu" derkeennn, pat bir fotoğraf daha çıkıyor ki, adam o giyim tarzıyla apaçi!
Sanki Nusret değil, "gülüyor mu", "ağlıyor mu" belirsiz Mona Lisa tablosu...
Bir yandan bakınca Depp, diğer taraftan apaçi!