İşte en sevdiğim, gündüz evdeyim ve sular kesiliyor!
Ellerimde sabun, mutfakta çeşmeden gelen "tıssss" sesi ve ben baş başayız!
Harika!
Ne yapacağız şimdi?
Tabii ki evdeki damacana suya gideceğiz, çare mi var!
Süt dediğin kaç TL... Ben damacanası 9 TL olan suyla ellerimi yıkıyorum!
Kleopatra da kim!
Antik Mısır'ın kraliçesini ezip geçiyorum!
Lüksün alası bende!
Bir de yüzümü yıkadım damacana suyla, ohhh miss resmen ışıldıyorum...
Pırıl pırıl parlayarak salona gidiyor ve bilgisayarımdan İZSU'nun internet sitesine giriyorum...
Eveeett mahallemdeki kesinti, 4 saat 45 dakika sürecekmiş.
Önce merak ediyorum niye 45 diye?
Ne bileyim neden 40, 35 veya 1 saat değil!
5 saat yazınca uzun bir zaman dilimi gözükecek diye, vitrindeki 9.99 TL etiket misali, algı yanılması mı yapıyor İZSU diye işgilleniyorum!
Ne demiş Bülent Ortaçgil, "Olamaz mı? Olabilir!"
Derken arızanın nedenini de merak ediyorum...
"Branşman" arızasıymış!
İsmi pek ürkütücü duruyor...
"Bir keserim sularını, bir daha haftalarca getirmem. Keseyim mi haaa keseyim miii" diyor gibi geliyor, korkuyla Google abiye soruyorum...
"Kardeş bu ne demek?" diye...
Sağolsun çok tatlıdır hemen cevap verir.
"Sokaktan geçen ana hat şebekesinden, binaya ayrılan kola branşman hattı deniyor" diye cevap verdi...
Süper!
İyi de biz bunları yeni yaptırmamış mıydık, hatta parasını da apartman sakinleri olarak, pamuk ellerimizi cebe atarak vermemiş miydik!
Onlar başka hatlar mıydı?
Aynı hatlarsa bu kadar çabuk niye arızalandı?
Değilse, bu mahalle sakinleri o hatları bozmak için ne yaptı?
Sorularım bitmek bilmiyor...
Ve aklıma bir tane daha geliyor...
Sahi biz bu çeşmelerden akan suları neden içemiyor ve bir de damacana suya para veriyoruz!
Rus gidince "yerli güzele" kalmıştınız! Hatırlatırım!
Zaman denilen şey, İZSU'nun tüm muhalefetine ve kesintilerine rağmen su gibi akıp gidiyor!
Bir bakacağız, daha düne kadar kar fotoğrafları paylaşırken bir anda kadrajları yeniden deniz, kum ve ayak fotoğrafları süsleyecek!
Yaz gelecek yaz!
Hayatı "beş dakika daha" diyerek sürekli ertelemeyi seven bizler için pek mümkün değil ama "erken rezervasyon" gongu çaldı!
Peki bu gongu kim duydu?
Cevap veriyorum: Ruslar!
Vallahi geliyorlar...
Hasretimizden prangalar eskiten Ruslar, çoluk çombalak ve tüm fıstık hatunları toplayıp yaz tatillerini Türkiye'de geçirmeye karar vermişler...
Erken rezervasyonların yüzde 50'si Türkiye'ye yapılmış...
Ülke ekonomisi için güzel, yerli turist için kötü haber!
Ey turizmciler...
Otel sahipleri...
Bakın hatırlatırım...
O Ruslar ki gittiklerinde bize kalmıştınız...
Yerli turisti "tavlamak" için bir ton numara çekmiştiniz...
Şimdi Ruslar geri dönüyor diye, bize "yaz aşkı" muamelesi yapar, yerli turist için fiyatları yine katlarsanız bozuşuruz...
"Bir hafta otelde kalacağıma, bu fiyata gider küçük bir yazlık alırım daha iyi" dedirtmeyin bakın yine...
Siz Ruslara bayılıyorsanız, bize de tav olan çok!
Yunanistan, her yaz sudan ucuz kalamarı, mezesi, balığı, dolmaki, cacikisiyle sofra kurup, "Gel Komşi" diyerek adalarda Sirtaki'ye davet ediyor...
"Erken rezervasyon" misali "erken uyarı" size...
Yerli turiste bu yaz "kısasa kısas" yaptırmayın!