Lütfen ama, buna ayrımcılık denir!
Ellere var da bize yok mu?
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin, Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı işçilerine sunduğu hizmetten söz ediyorum...
İşçilere, çalıştıkları bölgede kullanmaları için bir belediye otobüsü ayrılmış..
Buraya kadar sorun yok!
Eşit bir hizmet veriliyor, biz de canımızın istediği otobüse binebiliyoruz...
Elimizi sallasak ellisi!
Fakat ayrımcılık şurada başlıyor...
İşçiler, belediye otobüsünde ısınmak için soba yakıyormuş!
Çıkarmışlar belediye otobüsünün camından soba borusunu...
Mis gibi, sıcacık, nostaljik, dumanı tüten yolculuk!
Klima neymiş soba varken...
Yolculuk keyfinde son nokta!
İzmir'de toplu ulaşım başkadır yahu!
Vallahi espri yapmıyorum...
Bakınız yukarıdaki fotoğraf!
Zaten gazetemizde de haberin detayını okuyabilirsiniz..
Şimdi peki biz İzmirliler olarak benzer bir imkandan niye yararlanamıyoruz!
Misal...
Benim Hatice Hanım Teyzem, neden evinden çıkmak için illa o taze fasulyenin pişmesini bekliyor...
Eline alsa piknik tüpünü, tenceresini...
Gitse durağa...
Çıkarsa tüpünü; koysa üstüne tenceredeki yemeğini...
Tramvay çalışmasıydı, asfaltı, altyapısı, aktarması derken o yol zaten bitmek bilmiyor...
Kadıncağız bari o süreyi sinir küpü şeklinde geçirmek yerine otobüste yemeğini pişirse ne olur yani!
Peki neden otobüste mangal partisi yapamıyoruz!
Bitmeyen yollarda, can sıkıntısından yanındakilerle konuşa konuşa millet birbiriyle akraba çıkacak...
Bari olayı eğlenceye dönüştürelim...
Herkes etini, tavuğunu, kömürünü alsın mangal partisi yapalım...
Yol bitene kadar dans dans dans!
Hadi bunlar olmuyor diyelim, peki biz neden o sobayı kullanamıyoruz?
Koyalım üstüne çaydanlığımızı...
Şöyle gevreğimizin, boyozumuzun yanında demli bir çay içelim...
Şurada yanımızdaki yolcuyla iki lafın belini kırarken, elimizde bir bardak çay olmasını neden çok görüyor bize belediyemiz...
Çoook kıskandım çoook!
Ve merak ettim...
Tekrar kar geliyor...
Yine evlerde bile donacağız!
Peki o soğukta bütün gün dışarıda çalışan işçilerin ısınması için o uyduruk soba yeterli gelecek mi!
Eğer yetmezse belediye yöneticileri ne yapacak?
Üşüyen işçileri battaniye ile mi sarıp sarmalayacaklar!
Alsancak'ta Jetgil mi olsak! 
"Geleceğe yatırım yapan" otomotiv sektörü, 1980'lerin efsane çizgi filmi "Jetgiller"in gerçeğe dönüşmesi için çalışıyor...
Geçtiğimiz günlerde "uçan otomobiller" geliyor diye haberler yayınlandı...
Acaba diyorum buradan sektör temsilcilerine seslensek...
Eğer "deneme sürüşü" aşamasına gelen araçları ürettilerse, bizler Alsancak sakinleri olarak gönüllü kullanıcı olabiliriz...
Yalnız bir ricamız olacak, o araçlar bir de "uçuş modunda" park halinde kalabilsin!
Çünkü bizim otopark sorunumuz aldı başını gitti...
Arabayı nereye koyacağımızı zaten şaşırmıştık, bir de tramvay çalışmaları nedeniyle otopark alanları iptal edildi...
İşte bu nedenle, hepimiz "Alsancakgiller" olmaya talibiz!
