Kemeraltı esnafı dertli...
"AVM'ler açıldı bizim işler bitti" diye dert yanıyor...
Alsancak esnafı isyanda...
"Kiralar ateş pahası... Kim, nasıl ödesin bunları" diyerek bir bir kepenk kapatıyor...
Şimdi de kruvaziyer gemileri, terör olayları nedeniyle, "rotalarından" İzmir'i çıkarınca, sadece turistlerin alışveriş yaptığı liman esnafı siftah bile yapamaz hale geldi...
Alsancak Liman esnafı özetle, "Yok mu bizi kurtaran" diyecekleri bir dosya hazırlayıp, Başbakan Binali Yıldırım'a yollama telaşında...
Seferler tekrar başlayana kadar TCDD'den, bir nevi "kira affı" istiyorlar...
O halde;
SORU 1: Problemin kaynağı ne?
SORU 2: Bu durumdan sadece esnaf mı etkileniyor?
Sorun, İzmir'in yıllardır kendine net bir kimlik belirlememesi elbette...
Ve bu belirsizlik, sadece esnafı değil, kentin genelini zorluyor tabii..
Memleketimin dört bir yanını, nereye çeksen oraya gidiyor...
Bir ara üniversiteler kenti olacaktı...
Sonra turizm kenti projesi gündeme geldi...
Hooop yeni bir fikir atıldı, "fuarlar ve kongreler kenti" olacak denildi...
Bunlar da yetmedi...
Kültür ve sanat başkenti olsun diye ortaya çıkıldı...
Bizim elimizde "10 parmağında 10 marifet" bir kent var, gel gör marifetlerin hepsi yarım!
Kriterlerin çıtası en yüksekte ama biz bir şirkete başvurup, "Ne iş olsa yaparım abi" der gibiyiz!
Dolayısıyla da bize kim, ne iş versin bilemiyor!
Yani şunu demek istiyorum, bize hangi turist gelsin!
Filmi başa saralım...
İzmir'de birbiri ardına üniversiteler açıldı...
Evet pek çok yabancı öğrenciyi İzmir'e getirmeyi başardık...
Ama "üniversiteler kenti" denildiğinde sahiden akla İzmir geliyor mu?
Peki, kültür sanat başkenti?
Valla kimse kusura bakmasın da başkent falan değil ancak muhtarlık oluruz!
İzmir'e getirmeyi başardığımız tiyatro oyunları, düzenlenen film galaları, festivaller, konserlerle gerçek anlamda çabalayanlar var kabul...
Ve yine kabul, İzmir entelektüel düzeyi yüksek bir kent...
Fakat burada "ulusal hatta uluslararası imaj"dan söz ediyoruz...
Biz Türkiye'nin 3'üncü büyük kenti olarak, "kültür sanat alanında" uluslararası bir oyuncu muyuz?
Hangi dünya starı İzmir'e geliyor?
İstanbul'un elinden kimi alabildik!
Fuarlar ve kongreler kenti...
İzmir, Kültürpark haricinde bir fuar alanı kazandı...
Farklı sektörlerde düzenlenen fuarlarla , "vitesi" sürekli artırmaya çalışıyor...
Bu da kabul...
Peki yeterli mi?
Kongrelere gelelim...
Bu konuda acaba Antalya'nın eline su dökebildik mi?
Hangi kongre için İzmir tercih ediliyor?
Bizim en basitinden konaklama imkanımız sahiden yeterli oluyor mu?
Döndük dolaştık geldik mi turizme?
Tabii burada turizm sözünü de tekrar konuşmak gerekiyor...
Eskidendi o, "deniz kum güneş" üçlüsü...
Dünya başka bir yere gidiyor...
Her kent, tarihi yerlerinden ürettiği zeytinyağına; çikolatasından eğlence dünyasına kadar, birbirinden farklı özelliklerini ön plana çıkarıyor...
Bizde ise hala, "turist" denildiğinde akla "kumsala mayosuyla uzanmış sarışın" geliyor!
Ne dedik?
"10 parmağında 10 marifet ama hepsi yarım" O halde...
Sadece esnafın değil, kentin genel ekonomisinin düzelmesinin en önemli yollarından biri turizm ise...
Ve biz üniversitesi, kongre merkezi, fuarı, kültürü, sanatıyla, değerlerimizi alt alta topladığımızda hepsi bir şekilde "turizme" çıkıyorsa...
Kimlik belli!
İzmir'in enerjisinin nerede toplanacağı da belli...
Turizm için İzmir'in bütün marifetlerini "bir bütün şeklinde dört dörtlük" hale getireceğiz ve "ille de sarışın" diye tutturmayacağız!