Kalplerin Prensesi Diana
BİR PERİ MASALI
Prens Charles'in aşk yaşamı basının en gözde konularından birisiydi. Otuz yaşına geldiğinde üzerindeki evlilik baskısı iyice artmıştı. Kraliyet, Protestan ve soylu olduğu için Diana'yı ailelerine gelin olarak seçmişti. Bu evlilik İngiliz halkının nostaljik düşleri için de bir umuttu aslında. Tüm dünyada 750 milyon kişinin naklen izlediği görkemli bir düğünle Diana 1981 yılında Prens Charles ile evlendi. Bu ihtişamlı pırıltının ardındaki gerçekse bilinenlerden çok farklıydı. Charles hala eski sevgilisi Camilla'ya aşıktı. William'ın doğmasına rağmen evlilikleri masallardaki gibi yürümüyordu.
KURTLAR VE KUZU
1995 yılında Diana BBC'yle bir röportaj yaptı. Evliliğinde neler olduğunu anlatmak istedi. Çünkü her gün gazetelerde yalan yanlış haberler çıkıyordu. Tüm samimiyetiyle bulimiasını, evliliğini ve nasıl halka yardım etmeye çalıştığını anlattı. Sonra da "Bu evlilikte biz üç kişiydik, yani biraz kalabalıktı" dedi ve boşanmak istemediğini söyledi. Diana ne derse desin, ne isterse istesin Charles Camilla'dan vazgeçmedi.
Evliliği sırasında "Monarşinin yok olması değil ama biraz değişmesi gerektiğini düşünüyorum" sözleriyle Diana kraliyetin şimşeklerini üzerine çekti. Oysa bu sözler onu halkın gönlündeki prenses yapmaya yetti de arttı. Aradan geçen yıllar onu haklı çıkardı. Kraliyet ailesinin imaj politikasında ciddi değişimler oldu. Verasette cinsiyet ayrımcılığına son verildi, harcamalar kısıtlandı, kraliyet ailesi halkın sempatisini kazanma derdine düştü.
HAYATININ AŞKI
Boşanmasının ardından Prenses Diana Pakistanlı kalp cerrahı Hasnat Khan ile bir ilişki yaşadı. Müslüman olan Khan'ın ailesinin bu ilişkiye karşı çıkması nedeniyle aşkları iki yılda bitti. Diana yine yalnızdı, yine kalbi kırılmıştı. Kendisini hayır işerine adadı. Mayın tarlalarının temizlenmesi için kampanyalar yaptı. Kraliyet ailelerinin radarına girmeyen AIDS, uyuşturucu gibi konulara dikkat çekti. Elton John gibi ünlü yıldızlarla yardım geceleri düzenledi.
Diana'nın yıllardır beklediği aşk-yine bir Müslüman olan-Mısırlı Dodi el Fayed ile kapısını ansızın çaldı. Bir akşam Prenses Diana Paris'te motosikletli bir paparazziden kaçarken feci bir trafik kazasında sevgilisiyle birlikte hayatını kaybetti. Bu kaza sadece kraliyet ailesi için değil, tüm dünya için büyük bir şoktu.
Ölümünden sonra Prenses Diana hakkında diziler ve belgeseller çekildi. Bu hafta vizyona giren "Diana" filmi ise onun Dr. Hasnat Khan ile olan ilişkisini anlatıyor. Onu bir kez daha anmak için iyi bir fırsat. Filmde Diana'ya hayat veren oyuncu Naomi Watts'ın dediği gibi "O, tarihimizin bir parçası, trajik bir sonu olan inanılmaz ve büyüleyici bir kadın".
HAFTANIN FİLMİ
Zafere Hücum
1976'daki Alman Grand Prix yarışında Niki Lauda'nın kullandığı Ferrari bir sorun nedeniyle yarış dışı kalır ve birincilik ezeli rakibi James Hunt'a gider. Bu kaza sonrasında Lauda yaralanır; aradan geçen altı haftanın ardından olağan hırsı ve öfkesiyle pistlere geri döner. İki yarışçı arasında italyan Grand Prix'i ile başlayan mücadele diğer yarışlarda katlanarak devam eder. Hedefleri dünya şampiyonluğudur. "A Beautiful Mind" ile Oscar alan Ron Howard'ın yönettiği film haftanın en iyisi. Kaçırmayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.