Ahmet Taşgetiren ne de doğru söylemiş: HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın 'Katil devlettir' sözünü 'Mezar soygunculuğu'na benzetmiş. DİSK'in "Bu saldırı doğrudan polis tarafından gerçekleştirilmiştir" açıklaması da aynı benzetmeyi sonuna kadar haketmiyor mu? Daha onlarca insanın kanı kurumamış, neyin ne olduğu belli bile değil ama bu 2 zat ve örgüt kalemi kırmışlar, katili ilan etmişler bile. Peki neden bunu yapmışlar anlatayım size çok kısa: Terör örgütü PKK daha 2 gün önce 'eylemsizlik' açıklaması yapmış. "Biz barışçıyız, devlet savaşçı" diye diye. Hemen bunun ardından apar topar HDP ve DİSK gibileri 'Barış Yürüyüşü' düzenleme kararı alıyorlar aniden. Ama yürüyüşün ismi 'Teröre Lanet' değil. Çünkü, bu terörü yapan terör örgütüne ve teröriste bugüne kadar ne terör örgütü ne de terörist diyememiş, dememiş kişi ve parti bunlar.
Ve;
Tıpkı; 7 Haziran seçimleri öncesinde 'seçim ayarlı olarak' Diyarbakır'da patlatılan bomba gibi iki bomba patlatılıyor ve ardından yapılan açıklama, yorum ve gelişmeler de birbirinin kopyası.
Tabloyu okurken lütfen bu ayrıntıları bir kez daha hatırlayın. Çünkü; bugün yaşananlar dünden kopuk veya farklı değil. Senaryoda farklılık bile yapmaya tenezzül etmemiş bunlar. Amaç belli: Devlet otoritesini zaafa uğratmak, halk üzerinde korku ve nefret duygularını kabartmak, gerginlik yaratmak, toplumu olabildiğince kutuplaştırmak ve bunu öncelikli olarak 20 gün sonraki seçim sonuçlarını etkilemek amaçlı kullanmak ve daha sonraki hedefte Türkiye'yi bölmek.
Kimse kusura bakmasın ama teröre en büyük desteği, her olaydan sonra devleti suçlayıp, devleti katil ilan edenler veriyor. Bu sözlerin önce ve daima teröriste cesaret vermediğini kim söyleyebilir?
Tabii ki çok üzgünüz. Tabii ki çok öfkeliyiz. Ama bu duygularımızı devlete karşı değil, teröre, teröriste ve ona destek olanlara yöneltmeliyiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin omurgasını kırmaya çalışıyorlar farkında değil misiniz?
Kürt milliyetçiliğini tahrik ederek, Alevi kimliğini tahrik ederek yaratmaya çalıştıkları kaos ortamının Türkiye'nin omurgasını aşındıramadığını gördüler, şimdi de terör yoluyla 'kanla' bu çöküşü yapmaya çalışıyorlar.
Kim yapıyor? sorusunun cevabı çok açık. Sadece içerideki piyonların yapabileceği boyutta olmadığı da açık. Kan üzerinden büyük bir ortaklık kuruldu artık. Hepsi kendi gücü orantısında bu ihaleyi satın almış. İç işgalciler, çok uluslu bir gücün taşeronu olarak işin başında.
Dün de dediğim gibi, Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak, zayıf düşürüp bölmek dışında bir amaçları yok bunların.
İşte tam da bu yüzden.. Safları daha da sıkılaştırmak ve birbirimize daha çok yaslanmak, birbirimizden güç almaktan başka yolumuz olmamalı. Biz de bu yüzden siyasetçileri değil, topluma yol veren, yön veren sivil toplum temsilcilerinin görüşlerini aldık bugün.
Ne mutlu ki; Ege'nin sivil liderleri de aynı görüşte.
Dün ben bu köşede söylemiştim, bugün Yeni Asır'a konuşan sivil toplum liderleri ve iş insanları da aynı şeyi söylüyor:
Size bu ülkeyi BÖLDÜRTMEYECEĞİZ...
