Penthesilea, Hippolyte, Melanippe, Antiope ve daha niceleri. Onlar sadece yaşadıkları yüzyıllara değil, binyıllara isimlerini yazdırmış, Anadolu'da kadının gücünü, efsaneleri ile günümüze aktarmış bir kadın ulusun, Amazon kadınlarının kahramanları...
Ata eğersiz binen, mızrak fırlatan, oklarının yaylarını iyi çekebilmek için çocukluk çağında sağ memeleri yok edilen ve bu nedenle isimlerinin 'memesiz' anlamına gelen 'amazonia' kelimesinden türediğine inanılan Amazon kadınları.
Nerden çıktı bu kadınlar derseniz, Zen Diamond'un 'Amazon kadınlar'la özdeşleşmiş simgelerden ve 'kadının ebedi gücü'nden aldığı ilhamla tasarladığı 'Amazon Kadınlar' koleksiyonundan.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde KÜSAV ile Zen Diamond'un düzenlediği toplantıda konuşmacılar hem kadınların ebedi gücünden söz etti hem yeni koleksiyon tanıtıldı hem de sosyal sorumluluk projesinden söz edildi.
50 KADINA KURS
8 yılı aşkın bir süredir Amazon kadınlarını araştıran ve izini süren Prof. Dr. Ahmet Karacalar yaptığı konuşmada, anaerkil dönemden ataerkil döneme geçişte Amazon kadınların nasıl bir gizeme büründürülüp tarih sahnesinden yok edilmeye çalışıldığını ve hem Türk hem dünya tarihinde ne kadar önemli bir yeri olduğunu anlattı. Koleksiyon, Amazonların en tipik simgelerinden yarım ay şeklindeki kalkan, çift taraflı balta, ok ve yay, yılan, Frig başlığı ve Karadeniz ve giysi motiflerinden oluşuyor.
Sosyal sorumluluk projesi ise kadınları meslek sahibi yapmak. Kültür ve sanat varlıklarını korumayı ve tanıtmayı amaçlayan KÜSAV'ın başkanı Çiğdem Simavi ile Zen Diamond'un yönetim kurulu üyesi Şükran Güzeliş'in birlikte yürüttüğü proje, 50 ev kadınını meslek sahibi yapmayı amaçlıyor. Zen Diamond Pırlanta Akademisi'nde verilecek kursla bu kadınlar iş hayatına atılmış, mücevher alanında profesyonel olarak çalışmak isteyen kadınlara imkan yaratılmış olacak.
Aile içi şiddet
Yıllardır sürdürülen bir başka proje de İstanbul valiliği ve Hürriyet'in sürdürdüğü 'Aile İçi Şiddete Son' kampanyası. Geçtiğimiz hafta projenin koordinatörü Neşe Hacısalihoğlu ve Emel Armutçu ile buluştuk ve hazırladıkları değerlendirme raporunu konuştuk.
Ne yazık ki aile içi şiddet vakaları her yıl daha fala artış gösteriyor. Bazı illerde bu artış yüzde 50'lere varıyor. Resim ve yerel yönetimlerin önemli bir kısmı hala konunun ciddiyetinin farkında değil, Başbakanlık genelgesi doğrultusunda oluşturulan komisyonlar etkin çalışmıyor. Mağdurla çalışan kurum personellerinin eğitime ihtiyaçları var. Verilen hizmetler kişisel gönüllülük, özveri ve çabalarla yürüyor. Kolluk kuvvetleri halen geleneksel yöntemlerle sorunu çözmeye çalışıyor, sığınma isteyen kadın ya evine gönderiliyor ya sığınma evinin adresi yakınlarına veriliyor, avukat isteme hakkı söylenmiyor, acil durumlar dışında yer olmadığı için SHÇEK talepleri reddediyor, kurumlar birbiriyle iletişim içinde değil, bürokratik işlemler ve prosedürler insanı canından bezdiriyor.
İlgili kurumların raporu okumaları ve kadından sorumlu devlet bakanının konunun üzerinde acilen durması gerekiyor.