Nimet Çubukçu ile yaptığımız sohbet bugün de devam ediyor. Her gittiği yerde kız çocuklarının ilgisiyle karşılaşan Bakan, onlardan sürekli mektup aldığını söylüyor. Adana'daki tören sırasında da bir kız çocuğu, babasının liseye göndermeyeceğini belirterek, Bakan'dan yardım istedi.
Böyle durumlarda hemen duruma el koyup, babayı ikna yoluna gittiklerini belirten Çubukçu, şunları anlattı: "Şimdiye kadar başaramadığımız hiç olmadı. İkna edemediğimiz yerde tehdit devreye giriyor. Velayeti alacağımızı, kızını görmeyeceğini söylüyoruz."
Bu yıl e-kayıt sistemine geçtiklerini ve böylece her çocuğun otomatik olarak evine en yakın okula kaydedildiğini söyleyen Milli Eğitim Bakanı, çok önemsediği bu gelişmeyi şöyle anlatıyor:
E-KAYIT SİSTEMİ
"Hep batıda denir ya, çocuklar okula kayıt olmaz, okula gitmezse polis gider getirir diye. İşte şimdi biz de, bu sistemi kurduk. Bugün 7 yaşına gelmiş her çocuk adrese dayalı kayıt sistemi ile bizim bilgimiz dahilinde. Çocuk okula gönderilmedi mi, hemen aile hakkında dava açılacak ve gerekirse çocuk elinden alınacak. Bunun böyle olması gerektiğini anlatacağız. Vatandaş da bunu böyle bilsin. 'Ne yapalım, aile öyle istiyor, çocuğunu okula göndermiyor!' diyecek halimiz yok. Ailenin sorumluluğunun bittiği yer, çocuğun temel haklarının başladığı yerdir."
Türkiye'nin her yerinde ev ev dolaşılıp, kayıt yapıldığını söyleyen Çubukçu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde de bu sistemin uygulandığını belirterek, "Fire varsa da çok az var. Bu sistemle pek çok eğitimi yerine getirebiliriz. Okuma-yazma bilmeyen kadınları saptayıp, onların eğitimini de yapabiliriz. Bir de takip sistemi olacak. Okula gönderilip, sonradan alınan çocuklar da izlenecek."
Bu konuda yine kendisine gelen mektuplardan örnek veriyor. Siirt'in bir ilçesindeki bir kızdan mektup almış bakan olduğu zaman. Adana'daki genç kız gibi, babasının okula göndermediğini yazmış. Hemen ilgilenilmiş, baba ikna edilmiş ama 6 ay okula gidebilmiş küçük kız. İkinci mektubunda, "Evet, geldiler, okula kayıt ettiler, altı ay gittim ama babam beni okuldan aldı!"diye yazmış. Hemen Vali aranmış. Eve yeniden gidilmiş ama baba ikna olmamış. Bunun üzerine kız aileden alınıp, yatılı okula verilmiş. Şimdilik baba ikna olmuş görünüyor.
"Tek tek ikna etmeye çalışıyoruz ama yeterli olmuyor maalesef. Bazı konularda sesiniz semada yankı bulmuyor." diye zihniyetin değişmesi gerektiğinin altını çiziyor. Bir anekdot anlatıyor bu konuyla ilgili. "2003'te Harran'da bir köye gitmiştik gazeteci gurubuyla birlikte. Bir baba bana dönüp, 'Kızımı okutayım da bunlar gibi mi olsun!' demez mi? Kafasındaki şablon bu. O zaman o bölgenin koşullarını göz önüne almak, kanaat önderleriyle birlikte yol almaya bakıyoruz. Bizi dinlemiyor ama onları dinliyorlar."
BAKANLIK HAYALİ
Çubukçu'ya, "Siz önemli bir konuma gelmiş, örnek bir rol modelisiniz. Kızların sizin gibi bakan olabileceği örneğini verebilirsiniz."diyoruz.
"Benim konumum kız çocuklarını çok etkileyen bir şey tabii. Milli Eğitim Bakanı olmak isteyen o kadar çok kız var ki!" diyerek anlatmaya devam ediyor: "Hiç unutmam bir kız çocuğu ne olmak istediğini sorduğumda, 'Önce hukuk okuyacağım, sonra bakan olacağım,'dedi. Şaşırdım ve 'Benim avukat olduğumu biliyor musun?' dedim. Biliyormuş. İnternetten okumuş. Bunun üzerine, 'Ben de küçük bir kızken hayal kurardım ve kimse inanmazdı. Ama ben sana inanıyorum. Bana mutlaka yaz, okulu kazanırsan velin olacak ve seni okutacağım.'dedim."
Geceleri işinin kızlardan bu mektupları okumak, onlarla iletişim kurmak olduğunu söylüyor. Onlarla birebir ilişkiye de giriyor. "Bir kızım var mesela, üniversite sınavından bir hafta önce dedi ki, 'Öbür bakanlıktayken söz vermiştiniz bana, üniversite sınavına girerken yanımda olacaksınız!' Yurt dışına gitmem gerekiyor ama iptal ettim, gazetelere haber vermeden sınava götürdüm, kapıda bekledim, gazeteye haber vermedik. Sabancı Hukuk'u kazandı."
Bakanla sohbete yarın da devem edeceğiz.