PROF. Dr. Şirin Tekinay, yönetiminde yüzde 60’a yakın kadının yer aldığı Özyeğin Üniversitesi’nin Araştırma ve Geliştirmeden Sorumlu Rektör Yardımcısı... TEKİNAY'A göre, kadınların önündeki engellerin kaldırılması için öncelikle önyargıların değişmesi şart. Bunun için de eğitim ve geçici süreyle kota konulması gerekiyor
MİLYON DOLARLARA HÜKMEDEN KADINLAR / SEDA KAYA GÜLER
Daha 3 yaşındayken "eyektironik" mühendisi olmaya karar vermiş Şirin Tekinay. Tek kanallı televizyon döneminde TRT'de yayınlanan "Bilgin Amca" ve "Leanorda da Vinci"nin hayatının anlatıldığı programlardan etkilenerek, mühendis olma isteğini hep sürdürmüş. Hayatta en sevdiği şey, radyo, teyp hatta oyuncak bebeklerin içini küçük tornavidası ile açmakmış. Neler olduğunu gördükten sonra da kapatırmış, hiçbir şeyi bozmadan.
"Matematiği hep çok sevdim. Hukukçu bir ailede yetiştim. Babam sıkı bir kadın hakları savunucusuydu. Bana hiçbir zaman matematik erkek işidir, kızlar mühendis olamaz gibi bir yaklaşımda bulunmadığı için de matematiği hep çok sevdim" diyen Tekinay, Boğaziçi Üniversitesi'ni bitirdikten sonra yüksek lisansını haberleşme üzerine yapıyor ve öğretme aşkı yüzünden de üniversitede kalmaya karar veriyor. ABD'de George Mason Üniversitesi'nde doktora yaptıktan sonra New Jersey Institute of Techonology'ye geçiyor. Oradan da 3 yıllığına ABD'nin TÜBİTAK'ı NSF'ye transfer oluyor.
İletişim araştırma programları geliştiren, iki yeni program oluşturan, kendine ait sekiz patenti bulunan Tekinay, 1.5 yıl önce Özyeğin Üniversitesi'nden gelen teklifle, hiç aklında yokken Türkiye'ye gelip, rektör yardımcılığı görevine başlıyor.
"Ofisimde oturmuş çalışırken, kurulduğunu duyduğum üniversiteden teklif geldi. Ve bir hafta içinde kendimi burada buldum. İnsanın kendini şaşırtması çok keyifli bir şey."
KÖKLÜ GEÇMİŞİMİZ VAR
Yirmi yıl ABD'de yaşadıktan sonra Türkiye'ye dönüyorum diye değil, Türkiye'ye gidiyorum diye geldim. Burada neyle karşılaşacağımı bilmediğimi kabul ederek geldim. Kötü şeylerle de karşılaşıyorum, iyi şeylerle de. Bazen ben şaşırıyorum, bazen de ben insanları şaşırtıyorum."
En hoşuna giden şey, sıcaklık ve samimiyet. İnsanın kendini evinde hissetmesinin paha biçilmez bir duygu olduğunu söylüyor. "Boğaza baktığım zaman burası benim, diyorum. Ayrıca o kadar köklü bir geçmişimiz var ki, Amerikalıların eski dediği şey bizim için yeni. Biz, binlerce yıllık bir kültürden süzülüp gelmişiz. Mimiklerimiz, ses tonumuz bunu ifade ediyor zaten" diyen Şirin Hoca'yı en çok şaşırtan şey kadın-erkek eşitliği, daha doğrusu eşitsizliği. Kadın haklarının iyileştirilmesi, kotaların uygulanmasının neden önemsenmediğini anlayamıyor mesela.
SES TONUNDAN
- ABD'de durum nasıl? Kadın hakları ne durumda?
Bir kere ABD'de bir iş yerinde ayrımcılık hiçbir zaman yapılamaz. Kimse kimsenin fiziksel görüntüsünden, kaşından-gözünden, ses tonundan, cinsiyetinden bahsedemez. Bu bir kuraldır ve herkes bunu bilip, uygular. Ayrıca kadınların durumunu iyileştirmek amacıyla pek çok çalışma yapılıyor. Hatta yapılanları görünce, 'Buradaki sorun yoksa daha mı fazla?' duygusuna kapılıyorsunuz.
- Mesela?
İş yerinde kadınların ilerlemesi önündeki en büyük engel olan 'Camdan tavan' faktörü, üzerinde çokça durulan bir konu. Genellikle kadınlar orta kademede duruyor ve yukarıya çıkmıyorlar. Bunun nedenlerini öğrenmeye ve çözmeye yönelik eğitim programları, çalıştaylar, seminerler yapılıyor. Örneğin, New Jersey Üniversitesi, üniversitede yükselmek isteyen kadınlarla ilgili sorunları araştırmak için, üst düzey akademik bir kursa yolladı beni. 70'in üzerinde inanılmaz zeki ve üniversite yönetiminde yükselmeye çalışan kadınlarla sabah 6.45 akşam 8.45'de biten 5 haftalık sıkı bir kampa girdik. Çok yararlı oldu. Ben ki, kadınlara yönelik eğitimi aşağılayıcı bulup, yönetimin kadını erkeği olur mu derken, bunun ne kadar gerekli olduğunu anladım ve en ateşli savunucusu haline geldim. Erkek hegamonyasındaki her yerde, eğer kızlarımızın yükselmesini istiyorsak mutlaka kadınlara yönelik eğitimlerin olması gerekiyor.
- Neden?
- Çünkü daha baştan, 'Bu iş erkek işidir," diyerek oraya gitmemiş kızlar var. Mühendisliğin erkek işi olduğu gibi mesela. Burada da öğrencilerle görüşürken bir kız öğrenci, "Kadınlara göre bir meslek olduğu için tıbbı yazayım değil mi?" diye sordu mesela. Onlara özel programlar, eğitimler olmalı ki, o kız istediği alana girip, kendini yetiştirebilsin. Kız öğrencilere iyi bir rol modeli olayım diye dağınık saçlarla geziyorum ortalarda. Çünkü bir gün bir kız öğrenci, "rektör olursam saçımı topuz yapmam mı gerekir?" diye bir soru sordu mesela. Kafalarda böyle önyargılar var. Basın da bunu körüklüyor. Geçenlerde uzaya dört kadın gitti. Bu çok önemli gelişmeyi, bizim basınımız "Uzayda kadınlar matinesi" diye yorumladı. Veya eşinden daha çok para kazanan kadının kocasından şiddet göreceğini dair anketler yayınlanıyor. Yani üniversiteli kızlara, "Aman bakın kocandan fazla para kazanma, dayak yersin!"denmek isteniyor.
KOTA GEÇİCİ ÇÖZÜM
Kota, kadının önündeki engelleri kaldırmak ve kadının yönetime gelmesi için çok önemli. Ama kotayı koyup bırakırsanız, yönetime çıkan kadın azınlığı alıp eğitmezseniz bir işe yaramaz. Çalışanlar, kadın olduğu için o koltuğa geldiklerini düşünüp, düşük beklentiler içine girerler. Bu nedenle işinde daha da yükselmesi gereken kadınların kolu kanadı kırılabilir. Dolayısıyla kota geçici bir çözüm. Esas olan kotadan sonra kadınların daha başarılı olmalarını sağlamak.
KRİTİK NOKTA
. Eskiden karar mercilerinde yer alabilmek için, kadınların erkeksi özelliklere sahip olması gerekiyordu. Zamanla kadınsı özelliklerini koruyan rol modelleri ortaya çıktı.
. Yönetim kuruluna girdiğiniz zaman onlarca siyah veya koyu gri elbiseli erkek arasındaki tek kırmızı ceketli veya çiçekli elbiseli kadın sizseniz, bilinçaltındaki önyargılar ortaya çıkıyor ve sizden beklenen kahve getirmeniz veya not almanız. Sizi kendi pozisyonlarında görmüyorlar
. Suçlayamazsınız da. Bilinçlendirme süreci bunun için çok önemli. Ama o yönetim kurulunda bir değil de iki kadın olursanız, kadınlar tuvaletinde birlikte makyaj tazeleyip, bir-iki laf edince müthiş bir güç kazanmış oluyorsunuz.
. Zaten buradaki kadınların sayıları artmaya ve dayanışma oluşmaya başladığı andan itibaren bir şeyler değişmeye başladı.
. Erkek gibi olmakla başarılı olunmaz. Taklitle başarılı olunmaz. Herkes kendi gücünü bilecek ve onu kullanacak. Başkasının gücü bizim değil.
"Özyeğin'in kadınlara büyük desteği var"
Karar vermesini sağlayan en önemli faktör ise üniversitenin kurucusu Hüsnü Özyeğin. "Daha önce kendisini hiç tanımıyordum. Finans sektörüyle ilgim olmadığı için adını bile bilmiyordum. Daha önce Koç Üniversitesi'nde görüşmüştüm ama Türkiye'ye dönme planım yoktu. Hüsnü Bey'le konuşurken, onun eğitimle ilgili çalışmalarından, eşinin başında olduğu AÇEV'den, 200'ün üzerinde kız yurdu yaptırdığını öğrendim. Onlardan söz ederken gözlerinin dolduğunu gördüm ve sanırım o anda gelmeye karar verdim. Muhteşem bir insan. Bütün bunları göz önünde olmadan, içtenlikle yapıyor. Kızların, kadıların ön planda olmasını istiyor. Üniversiteye geldiğinde çocuklar başına üşüşüyor, onlarla sohbet ediyor. Geçen yıl öğrenci birliğinde sadece bir kız öğrenci olduğunu öğrenince üzüldü ve "seneye daha fazla kız görmek istiyorum" dedi.