• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
SEDA KAYA GÜLER

Bir konferansın düşündürdükleri

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 03 Mayıs 2010, 16:46
Beş gündür sabahtan akşama kadar süren yoğun bir programdayım. 15 dakikalık aralıklarda yazmak zor oluyor. Bu nedenle başka bir konferansın düşündürdükleriyle ilgili 7 yıl önce yazdığım bir yazımı yayınlayacağım affınıza sığınarak
Gelecekle ilgili umudumu giderek yitiriyorum galiba. Okumuş yazmış erkeklerin bile kadın sorununa fantezi diye bakmalarından sıkıldım zira.
Neden kimi erkekler yanlarında kadın görmek istemez, anlayamıyorum. Erkek erkeğe oturup karar almaktan, ahkam kesmekten sıkılmazlar mı, merak ediyorum. Ben şahsen kadın kadına olmaktan sıkılırım. Gittiğim her ortamda hem kadınlar hem de erkekler olsun isterim.
Dünya nüfusunun yarısını kadınlar, yarısını erkekler oluşturuyorsa, hayatı birlikte paşlaşmamız gerekmez mi? Her alanda, her yerde birlikte söz sahibi olmamız, kararları birlikte almamız gerekmez mi?

ÜÇ HEDEF
Yüzyılımızın çözmeyi düşündüğü konu da bu zaten. Yeni hedef, kadınların ön planda olması. Kadınların kalkınması yani. Artık kafası çalışan her insan biliyor ki, kadın kalkınmazsa ülke de kalkınmıyor. Bir ülkenin kalkınması için öncelikle kadına yatırım yapmak şart.
Birleşmiş Milletler, üye ülkelerinin önüne üç hedef koymuş bulunuyor aşmaları gereken.
Bir; okur yazarlık oranını eşitleyeceksin,
İki; tarım dışında çalışan kadın sayısını artıracaksın,
Üç; parlamentonda kadın sayısını artıracaksın.
Sanmayın ki, bu hedefler sadece bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri kapsıyor. Pek çok gelişmiş ülkede de, tam hedefe ulaşılmış değil henüz. Sadece 4 ülke var hedefe ulaşmış gözüken. Onlar da İskandinav ülkeleri; İsveç, Norveç, Finlandiya ve Danimarka.

ÜÇTE BİR KADIN
Sadece meclis sıralarının paylaşılması yetmiyor, iş dünyasındaki koltuklara da kadınların oturması lazım. Bu nedenle bir çok büyük şirketin, kuruluşun, personel politikasında değişiklikler yapılıyor. Örneğin Dünya Bankası'nda.
Yeni düzenlemelere göre yönetim kadrosundaki kadın oranı, en az üz üçte bir olmak zorunda. Tepedeki üç kişiden birinin kadın olmasına dikkat ediliyor. Yönetime aday seçecek olanların buna dikkat etmesi şart Kadınları aday gösermeyenler özel toplantılara tabii tutuluyor, neden kadın seçmediniz diye?
Bu son bilgiyi Kemal Derviş'ten öğrendim.
Cuma günü tanıştım kendisiyle. Türkiye Aile Sağlığı Planlaması (TAP) Vakfı'nın düzenlediği konferansın konuşmacısıydı. Kemal Derviş'in Melis'te kadınları görmek istediğini, milletvekili aday listelerine, parti meclisine kadınları sokmak için çaba gösterdiğini biliyoruz. Meclis'e gittiğinde erkek görmekten içinin karardığını her fırsatta dile getiriyor. Cuma günkü sohbetinde de bu hoşnutsuzluğunu tekrarladı.

BİZDE KADIN YOK
Brüksel'den, sosyal demokratların katıldığı bir toplantıdan geldiğini, bin kişinin katıldığı bu toplantının ardından yapılan durum değerlendirmesinde altı çizilen en önemli konunun, yüzde 35 olan kadın katılımının neden yüzde 50'ye çıkmadığı, olduğunu söyledi.
Avrupa parlamentosu ile birlikte yürütülen toplantılarda, onların temsilcilerinin yarısının kadın olmasına karşın, bizim tamamen erkekler tarafından temsil edildiğimizi ve buna gerçekten üzüldüğünü söyledi. Bu konuları dile getirdiğinde önemsenmediğini, kendi partisinde bile yeterince ciddiye alınmadığını söyledi.
Ben, söylediklerinin salonu oluşturanların büyük bir kısmı tarafından da ciddiye alınmadığını sezdim nedense. Ki salonda ülkemizin önde gelen işadamları, iş kadınları, akademisyenleri, rektör ve profesörleri, sivil toplum kuruluşu yöneticileri ve gazetecileri vardı. Katılımda eşitlik sağlanmıştı ama kadın sorunlarına fantezi gibi bakanlar vardı, erkekler arasında. Kadın sayısı artsa ne olur, artmasa ne olur diyenler, kotaya ne gerek var diyenler, kadınlar her şeyi bizden beklemesin, kendileri mücadele etsin diyenler...
O yüzden keyfim kaçtı. Yarışa aynı kulvarda katılırsanız sorun yok elbette ama, erkek starta 100 metre önden başlarsa gerideki kadının ona yetişmesi kolay olmaz. Kotayla seçilen kadınlar sıradan kadınlar değil ki! O koltuğa oturmayı haketmiş ama çeşitli nedenlerden önleri tıkanmış kadınlar. Kotayla önlerindeki engelleri kaldırmış oluyorsunuz. Ayrıcalık tanımıyorsunuz yani.
Demek istiyorum ki; ne zaman ortada bir eşitsizlik, bir yanlışlık olduğunu görenlerin sayısı artacak, "Neden Meclis'te, şirketlerin tepesinde, toplumun her alanında kadınlar yok?" diye soranlar çoğalacak, işler o zaman düzelecek o zaman keyfim yerine gelecek.
Aradan yedi yıl geçmiş. Değişen bir şey var mı?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.