• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
SEDA KAYA GÜLER

Ne istediğimizi biliyor muyuz?

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 05 Mayıs 2010, 17:22
Bir yıl boyunca, her gün, ayrıldığınız sevgilinize mektup yazar mısınız? Sizi affetmesi veya yaşananları unutmak veya sorunları halletmek ve her şeye yeniden başlamak için her gün mektup yazıp göndermek. Tam tamına 365 mektup.
Yazmaktaki amaç, sevgiliden haber almak ve onun geri dönmesini sağlamak elbette. Ne var ki hiç karşılık gelmiyor karşı taraftan. Gelmediği için de yazmaya devam ediliyor zaten. Ve 365 günün sonunda da cevap alınamayınca yazmaktan vazgeçiliyor.
Çünkü zannediyor ki, sevgili sevmiyor, barışmaktan yana değil. Bunu kabullenmek zor olsa da, hayatına devam ediyor erkek. Ne var ki sevgili olmadan yaşamak çok zor geliyor. Boşlukta gibi, bir yarısı eksik gibi yaşıyor. Çünkü aşkı yarım kalmış, henüz bitmemiş.

NOT DEFTERİ
Yıllar önce seyrettiğim, geçtiğimiz gün ekranda yeniden yakalayıp baştan sonra bir kez daha seyrettiğim Not Defteri adlı filmde yaşanıyor bu sahne.
Fakir genç Noah ile zengin kız Elie'nin aşkı, kızın ailesinin onay vermemesi ve kızlarını başka şehre göndermesiyle son buluyor. Mektuplara da bu aşka baştan beri karşı çıkan kızın annesi el koyuyor. Yani aslında kızın haberi yok mektuplardan.
Zaten yıllar sonra yeniden karşılaştıklarında, "Neden bana yazmadın?" diye hesap soruyor. "Benim için bitmemişti. Seni tam 7 yıl bekledim"diyor.
"Sana 365 mektup yazdım. Sana her gün yazdım. Benim için de bitmemişti. Hala da bitmedi" diye cevap veriyor erkek.
Ve kaldığı yerden devam ediyor aşk. O kadar mutlular ki, "Geçen yıllar boyunca bunu mu kaçırdım ben?" diye hayıflanıyor kadın.
Mutluluğu yeniden resim yapmasına neden oluyor. Yedi yıl eline fırça almayan genç kadın, sevgilisinin de teşvikiyle resim yapmaya başlıyor.
Ancak genç kadın nişanlı. Pek yakında evlenecek. Tüm hazırlıklar yapılmış, gelinlik, eşyalar, parmağında tek taş yüzük. Ve zaten gelinlik provasındayken haber alıyor bir türlü unutamadığı sevgilisinin hayal ettiği evi yapıp bitirdiğini.
Soluğu genç adamın evinde alıyor hemen. Görmek ve konuşmak, hesap sormak, niye yazmadığını öğrenmek istiyor çünkü. Bitip bitmediğini anlamak.
Gerçekleri öğrenince annesine hesap soruyor; "Bana mektuplardan bahsetsene anne! Aylarca ağlayarak uyumamı izledim ve hiçbir şey söylemedin. Senin yüzünden hayatım mahvoldu" diyerek.
O zaman anlıyoruz ki, aynı şeyler annenin de başına gelmiş. O da ailesinin onaylamadığı fakir bir gence aşık olmuş. Kaçmışlar ancak daha ilk durakta yakalanmışlar. İkisinin de hayatı farklı devam etmiş. Zengin bir koca, rahat bir evlilik. Mutluluk var mı peki? "Babanı çok sevdim, bunu bilmeni istiyorum. O harika bir insan. Bana da çok iyi davrandı. Ama ben bazen buraya gelip, şurada duran adamı izliyorum. Ona bakıp hayatımın nasıl farklı olacağını hayal ediyorum" diyor.
Yıllardır açmadan sakladığı mektupları sahibine geri veriyor, "Umarım doğru seçimi yaparsın" diyerek.

HER ŞEYİ UNUTMAK
Kolay olmuyor seçim yapmak. "Ne yaparsam yapayım, birisi incinecek" diyor Noah'a. O da ona, "Sen ne istiyorsun?" diye soruyor. Sen ne istiyorsun?
Sevdiği adamla olmak istiyor. Hiç anlaşamıyorlar, her gün kavga ediyorlar ama birbirlerini seviyorlar ve sonsuza dek istiyorlar. Mutlu bir yaşam sürdürüyorlar. Üç çocukları, torunları oluyor. Ama bir gün Elie, alzheimer hastalığına yakalanıyor ve yaşadığı her şeyi unutuyor. Noah da karısıyla birlikte hastaneye yerleşiyor ve ona her gün, karısının defterine yazdığı hikayelerini okuyor. Her gün ona büyük aşklarını hatırlatmaya çalışıyor. Bazen hatırlıyor Elie, ona hikayeler okuyan erkeğin sevgilisi olduğunu. Üç veya beş dakikalığına ama! Yeniden uzaklara gittiğinde de, "Kim bu adam?" diye soruyor yanındakilere. Çocuklarını bile tanımıyor. Çok zor Noah'ın işi kısacası. Ama o ömrünün son dakikalarını, giderayak onu hatırlayan sevdiği kadının yanında geçiriyor. Birbirlerine, "Seni seviyorum, iyi geceler" diyerek hikayelerini tamamlıyorlar.
Bu bir film. Ama hepimizin hayatı da bir film değil mi? Anahtar sözcük de "Ne istiyoruz?" Sahiden ne istediğimizi biliyor muyuz?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.