Endonezya'da bir topluluk
Tukaş Konserve'de başlamış iş hayatı. Sekreter olarak işe alınmış ve 48 bin dolar civarında olan ihracat miktarını kısa sürede 1.5 milyon dolara çıkarınca dikkat çekmiş. Bir kokteylde ihracatı gerçekleştirdiği ülke olan Malezya'dan fahri başkonsolosluk teklifi gelmiş. Araştırmış, ne yapar başkonsolos, ne yararı olur kendisine. Öğrenmiş ki maddi bir kazancı yok, hatta bir sürü harcama yapması gerekiyor, O yıllarda henüz 27 yaşında. Teklifi geri çevirmiş.
NALAN RİMER
87 yılında Tukaş'tan ayrılıp Ege Konserve'yi kuruyor bir arkadaşıyla birlikte. Ve Endonezya ile bağlantıya geçiyor ihracat için. Endonezya'ya ayak bastığında pasaportunu gören bir görevli, Türk olduğunu anlar anlamaz, "Atatürk" diyor gözleri parıldayarak. Sonradan öğreniyor ki Atatürk'ün Endonezya'nın bağımsızlığını kazanmasında çok büyük bir etkisi var. Öncülük etmiş bu ülkeye.
Endonezya'ya gide gele, bu ülkeyi yakından tanıma imkanı bulmuş ve ikinci kez gelen fahri başkonsolosluk teklifini bu kez kabul etmiş.
İş hayatındaki başarısı özel hayatına da yansımış 85 yılında ikinci evliliğini yapmış. Mutlu bir evlilik, öyle ki çocukları 17-18 yaşına geldiklerinde anneleri gibi üvey babalarının soyadını almışlar.
Konuşmasında Endonezya'da 1 milyonun üzerinde etnik grup ve 500'e yakın dil olduğundan söz etti. Bunca çeşitliliğe rağmen birliğin sağlandığından da. Beş prensip sayesinde oluyor bu birlik. Bu prensipler; bir ve tek Allah'a inanma, insanlık, demokrasi, sosyal adalet ve Endonezya'nın bağımsızlığı.
ANASOY GEÇERLİ
Bu etnik gruplardan birisi içlerinden en ilginci. Çünkü orada baba soy değil, ana soy önemli. Nedeni de çocuğun anneden olduğunun yüzde yüz garanti olması, babanın kimliğinin ise ancak anne tarafından bilinmesi ve DNA testiyle belli olması. O yüzden mülkiyet de annenin.
Dolayısıyla bu toplukta birçok şey farklı. Boşanma gerçekleştiğinde baba evine giden de erkekler oluyor. Evlenirken de başlık parası erkeğe veriliyor. Bu para erkeğin özelliğine, yetenek ve becerilerine göre veriliyor.
Amca yerine dayı daha saygın ve önemli bir konuma sahip. Ama sanmayın ki kadınlar baskın ve kadın egemen bir toplum var. Yani 'kadın ve erkek yer değiştirdiğinde ne olur' misali yapılan filmlerde olduğu gibi kadınlar ezici bir üstünlüğe sahip değiller. Bütün kararlar konsensusla alınıyor. Ortak karar veriliyor. Nalan Rimer'in anlattığı bu topluluk hepimizin ilgisini çekti. En kısa zamanda buraya gidip, bir inceleme yapmakta fayda var.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.