Giriş Tarihi: 20 Aralık 2011, 19:27
Geçtiğimiz Cumartesi BPW İstanbul İş ve Meslek Sahibi Kadınlar Derneği'nin düzenlediği bir toplantıya katıldım, hem KIRMIZI'nın serüvenini paylaştım meslek sahibi kadınlarla hem de uzman danışman psikolog Ani Eryorulmaz'ı dinledim.
İkili ilişkiler, toplum olarak en sorunlu olduğumuz konu. Özellikle en yakınlarımızla olan ilişkiler. Psikoloğa niye gideriz veya arkadaşlarımıza kimi şikayet ederiz? En yakınımızdaki kişilerle sorunlar yaşadığımız için moralimiz bozuktur.
Eryorulmaz, yapılan araştırmalarda 2 senelik evli kişilerin de, 40 yıllık evli kişilerin de aynı konuları tartıştığını söyledi.
Yani tartışılan konular değişmiyor, sadece iletişim şekli farklı. Aslında iletişim kuruluyor, kavga etmek de bir iletişim. Sorun ne, peki derseniz, Eryorulmaz'a göre sorun 'hazzı erteleme'de...
HAZZI ERTELEMEK
Bunu daha iyi anlatmak için de "lokum" deneyini anlattı. Her kesimden çocuklar arasında, yani hem gelir düzeyi yüksek, hem orta direk, hem az gelirli ailelerin çocuklarını bir odaya almışlar. Masada çocukların sevdiği türden lokum, şekerleme. Psikolog, "Sen gir, ben hemen geleceğim, bir tane alabilirsin lokumlardan ama beni beklersen iki tane alabilirsin." Yiyerek odadan çıkmış. Yan odadan izlemişler çocukları. Hemen hepsinin aklı lokumlarda kalmış. Kimi yanına gidip, eline almış, parmağıyla yalamış, yutkunmuş, kimi dayanamayıp bir tane yemiş, kimi iki tane yemiş, kimi de beklemiş.
Ardından hemen can alıcı soruyu sordu merakla dinleyen bizlere. "Sizce hangi çocuk daha başarılı olacaktır ileride? Bekleyip, hazzı erteleyen mi, söylenenlere aldırmayıp hemen yiyen mi?
Cevap; birincisi, yani hazzı erteleyen.
RİSK ALMAK
İkili ilişkilerle bunun bağlantısı ne derseniz, hemen söyleyeyim. Duygularımızı ifade eden bir toplum değiliz. Ortaya çıkarmamayı tercih ediyoruz. Ama bir olay olduğu zaman da hemen sonuca gitmek istiyoruz. Bekleyemiyoruz. Karşı taraf sinirliyse biz de üzerine gidiyoruz. Beklesek, belki her şey farklı olacak. Bekleyemiyoruz. Hazzı erteleyemiyoruz. Bu nedenle de ilişkilerde başarılı olamıyoruz. Her ilişkide acı vermek veya acı çekmeyi göze almak gerek. Yani risk almak gerek.
Bağımsız olmakla bağımlı olmak arasında da ince bir ilişkiden söz etti. Yani "Her işi yaparım" diyenle, kendi başına bir şey yapamayan kişinin aslında aynı durumda olduğunu söyledi. "Her işi üstlenmek, kimseye ihtiyaç duymamak da yanlış" dedi. İnsanı çok yoran, yıpratan bir şey. Bazı işleri başkalarına devretmek, sorumluluğu vermek, karşıdakinin insiyatif almasını sağlamak gerekir. O zaman ikili ilişkiler daha düzenli hale gelir.
Bu konuya yarın da devam edeceğiz...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.