Zeytinyağı tüketelim
Dün zeytin ve sofralık natürel zeytinle ilgili yapılması gerekenlerden söz etmiştik. Bugün sıra zeytinyağında...
Herkesin hem fikir olduğu husus, tüketimi artırmak için, "Zeytinyağlı yemekler" adı altında sunulan yemekler dışında, bütün Türk mutfağında da zeytinyağının kullanılması ve kullandırmalısına çalışmak. Pilavdan, kuru fasulyeye, kekten, baklavaya kadar bütün yemek ve tatlılarda zeytinyağı kullanmak mümkün. Egeliler zeytinyağını böyle kullanıyorlar. Bunu, bütün ülkeye yaymak gerekir. Sağlık için bu gerekli. Zeytinyağının sağlık unsuru yanında gastronomi açısından önemi de vurgulanmalı.
Zeytinyağının Akdeniz Diyeti kapsamında veya başka bir kapsamda, insan beslenmesinde yer alması sağlıklı bir neslin oluşumu için büyük önem taşıyor. Sağlıklı bir neslin elde etmek için zeytinyağı tüketimini teşvik etmek gerekiyor. Hatta bunun için tüketiciyi sübvanse etmek gerekir.
SIZMA-RİVİERA
Çalıştayda konuşulan önemli konulardan biri de sızma ve riviera zeytinyağı arasındaki fark oldu. Kimilerine göre zeytinyağı sızmadır. Bunların başında gastronomi ile ilgilenenler ve zeytinyağcılar geliyor; her yemekte sızma zeytinyağı kullanılmalı, çünkü zeytinyağının eskisi değil, yenisi, zeytinyağının rafine edilmemiş olanı makbuldur.
Kimileri de sızma diyerek öne çıkıp, tüketiciyi korkutmamak, çünkü zeytinyağına alışmamış insan için sıçma fazla asitli ve ağır geliyor, onlar riviera tipi zeytinyağını daha çok tercih ediyorlar.
Öyleyse, sızma ve riviera ayrımı yapılmamalı. "Riviera" zeytinyağı genel olarak sağlıksızdır olgusu yanlıştır. Üreticinin de rafinajlık zeytinyağı üretiminde sakınması sağlanmalı. Sızma zeytinyağı elde etmek yerine rafinajlık zeytinyağı üretmek milli servete ziyandır.
Sonuçta "Tekli doymamış yağ asidi olan Oleik Asit" açısından zengin olan zeytinyağının riviera tipleri de, sahip oldukları yağ asidi kompozisyonu nedeniyle tohum yağlarına göre çok daha üstün. Ve insan beslenmesinde önemli bir yeri var. Ayrıca naturel veya naturel sızma zeytinyağları, içerdikleri fitosteroller ve fenolik maddeler nedeniyle insan sağlığına önemli katkılar (antioksidant, antienflamatuar, intikansorojenik, antiaging, antibakteriyel, antiviral, kolesterol seviyesini düşürücü, kolestrol emilimini azaltıcı, ülser riskini azaltıcı gibi) sağlıyor. Halkı bu konularda bilgilendirmek gerekiyor.
MARKALAŞMA ŞART
Gelinen bir diğer önemli nokta, zeytinyağının kalitesi. Halka bu yağı sevdirmek için iyi, kaliteli ürünü teşvik etmek şart. İstanbul'da beş yıldızlı otellerde dahi zeytinyağı tüketimi çok az ve burada tüketilen zeytinyağının kalitesi de düşük. Kaliteli ürünlerin bu otellerde ön plana çıkması gerekir.
Kaliteli bir üretim için üreticinin desteklenmesi ve üretim maliyetlerinin düşürülmesi için gerekli desteklemelerin yapılması lazım.
Ve markalaşma konusu. Ortak kanı, dış pazarda var olabilmek için önce iç pazarda marka olmak gerektiği.
İç tüketimin artırılmasında, turizm sektörünün büyük bir katkısı olduğu unutulmamalı. Turist geldiğinde otellerde ve restoranlarda yerli zeytin ve zeytinyağını bulmalı.
Zeytinyağının yöresel çeşitleri, özellikleri ön plana çıkartılarak (Coğrafi İşaret) tanıtılmalı ve pazarlanmalı.
Markalaşmak için uluslararası yarışmalarda ödül alacak kalitede butik üretim teşvik edilmeli.
Zeytin ve zeytinyağında üretimden tüketime kadar bütün safhalarda sektörün bir bütün halinde hareket edilmeli.
Uluslararası yarışmalarda temsil edilen örnek sayısının fazla ve kaliteli olması Türk zeytinyağının tanıtımında katkı sağlayacaktır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.