Harem ilişkilerinin değil de tarihimize damga vurmuş isyanların, saray ve çevresinde dönen entrikaların anlatıldığı televizyon dizisi "Bir Zamanlar Osmanlı/Kıyam" istenilen reytingi olmadığı gerekçesiyle yayından kaldırıldı. Daha geçen gün Hürrem'le Mahidevran'ın çekişmesi olmasa, "Muhteşem Yüzyıl"ın seyredilmeyeceğini yazmıştım.
Demek ki halkımız, tarihte neler yaşandığını değil, haremde neler yaşandığını merak ediyor.
Daha önce de AB'yle ilişkilerimizin ne olacağını değil, Sinem ile Ata'nın evlenip evlenmeyeceğinin belli olacağı, "Gelinim Olur musun?"un finaline kilitlenmiştik ulus olarak.
Tarihi konu alan dönem dizilerini yapmak büyük bütçe işi. Harcanan paranın reklam geliri ile giderilmesi gerekiyor ki, dizi devam etsin. Bunun için izlenme oranı önemli. TRT de bu gerekçeyle diziyi kaldırdığını açıklamış. Denilmiş ki, "Bütçe çok yüksek, reyting çok düşüktü."
Yani TRT bile kaldıramamış büyük bütçeyi. TRT kaldıramazsa kim kaldıracak? "Zıvanadan çıkaran dizi kalmayacak" diyerek yasa teklifi hazırlayan AK Partili Oktay Saral'a mı sorsak bu soruyu?
AİLENİN GÖZYAŞI
Gülşah öğretmenin suçu da okuyup öğretmen olması... Konya'da baba evinde kalsaydı şimdi yaşayacaktı.. |
Daha ne yapsın Gülşah öğretmen? Peşinde hasta bir erkek. Reddedilmeyi kabullenmiyor bir türlü. Beline takıyor silahı, kızın hayatını perişan ediyor.
Öldürüleceğinden korkan genç kız, tayinini istiyor, ailesinin yaşadığı Konya'ya dönmek istiyor ama işte söylenenlere göre vali yardımcısı kaale almıyor koruma ve tayin isteğini ve "Ne var canım alt tarafı ölürsün!" diyor.
Alt tarafı öldü işte...
Dizilere kafayı takan vekillerimiz bu konuya nedense hiç takılmıyor. Bizi yönetenler, seçilmiş vekiller, atanmış yöneticiler kadın hayatını önemsemiyor.
TÜRK AİLE YAPISI
Onlar için zıvanadan çıkmış diziler daha önemli. Ne diyor Oktay Saral, "Bundan böyle Türk toplumunun aile yapısına uygun diziler yapılacak."
Nedir Türk toplumunun aile yapısı? Kızların dizlerini kırıp, baba evinde oturup koca beklemeleri mi? Haremdeki gibi bir kocanın iki üç karısından biri olmasına da ses etmemeleri mi?
Kadınların kaderlerine boyun eğmeleri isteniyor. Zaten Osmanlı Haremi'ndeki kadınlar da kaderlerine boyun emiş, birbirleriyle hiç kavga etmemişler. Orada olmaktan o kadar çok memnunlarmış ki. Ülkelerinden, evlerinden zorla kaçırılıp Osmanlı Saray'ına getirilmemişler de zaten... Kendi istekleri, arzuları ile gelmişler ve gül gibi geçinip gitmişler.
Gülşah öğretmenin suçu da okuyup öğretmen olması herhalde! Öğretmen olunca böyle başka illere tayin olursun, yalnız başına kalınca da bir erkek sana musallat olabilir işte...
Konya'da ailesinin yanında kalsaydı, öğretmen olmayıp baba evinde koca bekleseydi şimdi yaşardı. Böyle düşünüyor olabilir mi seçilmiş ve atanmış erkek yöneticiler?