Östrojen ve testosteron
Bu itirafı yaparken aslında pek çok evlilikte yaşanan önemli bir gerçeği itiraf etmiş: Evliliklerin çoğunda aşk ve sevgi yok!
Yok...
Çünkü; aşka saygı yok! Aşka izin yok. Gençlerin flört etmesini istemiyoruz, kızlı-erkekli bir arada olmalarını istemiyoruz, el ele tutuşmalarını istemiyoruz.
Oysa bu bir ihtiyaç. Aşk ve beraberinde seks karşılanması gereken bir dürtü. Elbette zamanı var. Hormonlarının onları yönetmeye başladığı dönemde "aşk" denen duyguyla tanışır, bunu platonik veya karşılıklı olarak yaşayabilir, ergenlik döneminin bitimiyle cinselliği de yaşamlarına katabilirler.
Bizim toplumumuzda bunun için evlenmek gerekiyor. Evlenmeden cinsellik hoş karşılanmıyor. Daha doğrusu bu işi yapacak olan taraflardan birine bu hak sınırsız bir şekilde tanınırken, diğer tarafa tamamen yasaklanıyor. Bu nedenle evlenmedikleri için seks yaşamları olmayan binlerce kadın var bu ülkede.
AŞK BİR İHTİYAÇ
Ama dediğim gibi aşk bir ihtiyaç. Karşılanası gerekir, yaşanması gerekir. Bu nedenle de ne kadar yasaklarsanız yasaklayın yaşanır. Bu nenle kızlar evden kaçar, sevdiklerini zannettikleri erkeklere gider, kısa bir süre hayatlarının en büyük hatalarını yaptıklarını zannederler ama zamanı geri döndüremezler.
Aileleri o kadar baskı yapmasa, aşık oldukları gençle bir iki kez buluşsalar belki de kısa sürede o kişinin kendilerine uygun olmadığını, aşk sandıkları duygunun gelip geçici bir beğeni olduğunu görecekler.
Göremedikleri için evlenip, hayatları boyunca sevmeyecekleri, dokunmaktan hoşlanmayacakları erkeklerle evleniyorlar.
Erkekler farklı mı sanki! Onların da durumu benzer. Onlar da beğendikleri, anlaştıkları kadınlarla ailelerinin baskısı nedeniyle evlenemiyorlar. Flört ettikleri için "kötü kız" damgası yiyen kadınlar oğullarına el değmemiş kız arayan aileler için istenmeyen gelin oluyor.
İSTENMEYEN AŞKLAR
Herkesin hayran olduğu popüler isimler mesela. Erkek tarafınca sahnede veya ekranda çok beğenilirler ama iş gelinleri olmaya gelince istenmezler. Erkekler de ailelerinin isteğine karşı duramazlar, dolayısıyla onlar da "aşkım" diyemeyecekleri kadınlarla evlenip, aşkı dışarıda ararlar. O yüzden imkansız ve yasak aşklar bu kadar çok yaşanır ve mutlu aşklardan ziyade imkansız aşkları anlatan diziler en çok seyredilenler arasında yer alır.
İstediğiniz kadar yasaklayın aşk ve seks gibi dürtüler bir şekilde yolunu buluyor. Ne aile, ne tolum, ne din korkusu buna engel olamıyor. Bu nedenle cinayet bile işleniyor. Su, nasıl ki önlemler alınarak akışına bırakılsa çevreye zarar vermeden akıp gider, dürtüler de kimseye zarar vermeden giderilse sorun çıkmayacak. Cinayetler işlenmeyecek. Belki de toplum daha mutlu olacak. Karı-kocalar birbirlerine "aşkım" diyecekler, çocuklar sevgi ve huzur dolu bir ortamda büyüyecekler.
Eski kuşak bu şansı kaçırdı bari yeni kuşak bizleri yöneten "ostrojen" ve testosteron" yani "kadınlık" ve "erkeklik" hormonları hakkında bilgi sahibi olsa...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.