Geçtiğimiz hafta Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerinin düzenlediği bir etkinlikteydim. Üniversitenin Halkla İlişkiler ve Tanıtım Kulübü tarafından düzenlenen "Kurumsal İletişim ve Medya İlişkileri Zirvesi"nde bir konuşma yaptım.
Medya tarafından halkla ilişkiler konusuna dair yaşanan olumlu ve olumsuz konulara değindim. İş dünyası ne yaptığını, nasıl yaptığını ve ne zaman yaptığını PR'cılar aracılığıyla biz gazetecilere aktarır. Bizler de o bilgileri, eğer çalıştığımız gazete ve dergi veya köşemiz için haber değeri taşıyorsa okuyucuya ulaştırırız.
Nasıl ki haber ajanslarından gelen haberlere kayıtsız kalamıyorsak pr şirketlerinden gelen haberlere de kayıtsız kalamayız. Tek koşul haber değeri olması. Gelen haber duygusal bir içeriğe sahipse, dikkat çekici ve ilginçse ona yer veririz. Ama işte bütün ilişkiler gibi bu üçlü arasındaki ilişkilerin de hassas noktaları var. Her bir tarafın uyması gereken etik kurallar var. Zirvede bunları konuştuk.
KENDİNİ TANIMAK
Halkla ilişkileri kendilerine meslek olarak seçen pırıl pırıl gençlerle tanıştım. Çok hevesliler, öğrenmeye açıklar, heyecanlılar, meraklılar. Her bir konuşmacıyı can kulağıyla dinlediler, güzel sorular sordular.
Benden önce insan kaynakları danışmanı, kariyer ve yaşam koçu Erim Hısım bir konuşma yaptı. Çok eğlenceli bir sunumdu. Kendini tanımaktan söz etti. Önemli bir konu. Aslında en iyi kendimizi tanımamız gerekir değil mi? Oysa en az kendimizi tanıyoruz.
Örneğin Erim Hısım hepimizden "kendimizi anlatan bir kelime" söylememizi istedi. Salon donup kaldı. Kimi "Bir düşüneyim" dedi, kimi cevap vermiş olmak için bir şeyler söyledi. Allahtan bana sormadı. Sonradan birçok kelime geldi aklıma ama o anda ne diyeceğimi bilemediğimi fark ettim.
Sonra kendisini "bir kelimeyle" anlatmamızı istedi. Bir önceki soruda tereddüt yaşayanlar rahatlıkla "neşeli, özgüvene sahip, komik," gibi kelimeleri ard arda sıralamaya başladılar. "Aslında" dedi Erim Hısım, "Karşımızdakini anlatırken kendimizi anlatırız."
EV ÖDEVİ
İlginizi çekti değil mi? Yani "Neşeli" diyenin kendisi neşeli, "özgüvene sahip" diyen özgüveni yerinde biri.
Peki, ben bunları anlatırken bir bakıma bir yaşam koçunun tanıtımını yapmıyor muyum? Ama aynı zamanda onun paylaştığı ve salondaki herkesin ilgisini çeken bir bilgiyi sizlerle paylaşıyorum. O salonda olmayan sizlere öğrendiğim bu bilgiyi aktarıyorum. Konu ilginizi çektiyse daha fala bilgi almak için onunla ve konuyla ilgili siteleri karıştırır, kitaplar okursunuz ve ben aradan çekilmiş olurum.
Kendimizi tanımaya gelince. Hakikaten önemli bir konu. Kendimizi tanırsak ve ne istediğimizi bilirsek yani nasıl biri olmak istediğimizi, gerisi de kendiliğinden gelir. O zaman ne yapmak istediğimizi bilir, hayallerimizin peşinden gider ve mutlu olmanın yollarını bulabiliriz.
Hadi size bir ödev vereyim: Kendinizi anlatan en doğru kelimeyi bulun bakalım.
