Gün geçmiyor ki bir çocuk cinayeti ile karşılaşmayalım. Kadın cinayetlerini önemsemeyen muhafazakar toplum şimdi de çocuk cinayetleri karşısında bir sınav veriyor. Küçücük çocukları kaçırıp tecavüz eden, işkence eden birileri var bu ülkede. Etrafımızdalar. Yanımızdalar. Belki her gün konuşuyor, alışveriş yapıyor, selamlaşıyoruz. Normal insan görünümündeler. Belki de sinyal veriyorlar anormal olduklarına dair. Ama aldırmıyoruz. Üzerinde durmuyoruz. Yolda bir çocuk gördüğünde aklından başka şeyler geçen, çaresiz bir kadın gördüğünde aklından başka şeyler geçen erkeklerin yaşadığı bir topluma nasıl güveniriz ki? "İyi bir Müslüman toplum önce erkeklerini terbiye etmek zorunda." Tanınmış bir ilahiyatçımızın sözü bu. Altına imzamı atıp her fırsatta dile getiriyorum. Önce erkekler eğitilecek, terbiye edilecek. Başkasının karısına, kızına bakmamayı öğrenecek. Yok öyle "erkeğin doğasındadır seks arzusu, isteği..." teraneleri. İradesi yok mu erkeğin? İrade dediğin nefsine hakim olmak değil mi? Olacak.
AĞIR CEZALAR
Devlet de bu kişilere ağır ceza verecek. Fransa'da iş arkadaşını öldüren ve sonra da yakan bir adam hapisten şartlı tahliye ile salınmış. Dışarı çıkar çıkmaz da önce karısını, ardından anne ve babasını öldürmüş. Eğer ağır cezaya çarptırılsaydı ve aftan yararlanmasaydı şimdi üçü de hayatta olacaktı. Eşlerini öldüren veya kadınlara, çocuklara tecavüz edenlerin çoğu da yeterli cezayı almayıp salıverilenler. Hak etmediği halde ve hiç kimseye bir zarar vermediği halde bir sürü insan hapiste yatarken "cani" diyebileceğimiz ve masum insanların hayatına kast edenler ortalıkta dolaşıyor. Bu mu adalet bu mu vicdan bu mu hukuk? Anne-babalara görev düşmüyor mu? Düşüyor elbette. Onlar da anne-baba olmanın sorumluluğuna sahip olacaklar. Bir çocuğu dünyaya getirmekle bitmiyor iş. Anne karnındayken iyi bakmak zorundayız o çocuğa. O çocuğun sağlıklı ve hem kendisine hem ailesine hem toplumuna yararlı bir birey olmasını istiyorsak anne karnındayken iyi davranacağız. Yani annesini üzmeyeceğiz, dövmeyeceğiz vs...
ÇOCUK YETİŞTİRMEK
Sonra da yetiştirmenin kuralları var. Ne yazık ki bu kuralları bilmiyoruz. Öfkeli, agresif, söz dinlemeyen, kurallara uymayan çocuklar yetiştiriyoruz. Anneler başa çıkamıyor çocuklarla. Babalar da dayak veya şiddetle terbiye etmeye çalışıyor. Sonuç evden kaçan, başına binbir iş gelen çocuklar. Çocukların iyi yetişmesini istiyorsak onlara yaşlarına göre kurallar koymalı ve bu kurallara uyarlarsa kazançlı çıkacaklarını, uymazlarsa isteklerinin yerine gelmeyeceğini anlatmak zorundayız. Böylece öğrenirler onlar da yanlışı ve doğruyu. Oyunlar oynayarak, konuşarak ve dinleyerek. Bir de çocuklarımıza özgüveni aşılamalıyız. Çocuk eğitiminin en temel anahtarı özgüven. Ailesine bağımlı değil, bağlı çocuklar yetiştirmeye özen göstermeliyiz.. Ve onları gözemek zorundayız. Gözümüzün önünden de ayırmamalıyız belli bir olgunluk çağına gelinceye kadar.