Eğri oturalım, doğru konuşalım...
Öyle her şey yolundaymış gibi yanlışları ertelemeyelim. Yolunda olsa zaten sıralamadaki yer bu olmaz.
Fakat yoluna giren, en azından gelecek adına ümitlendiren meseleler de yok değil.
Bununla birlikte dünkü maçı lunaparkta dolaşır gibi izledik. Yani bazen eğlendik bazen de ara ara korku tüneline uğrayıp gerildikçe gerildik. Daha ikinci dakikada kalesinde iki önemli tehlike savuşturan Altay adına her şeyin çok kötü olacağı izlenimine kapılmıştık ki teknik direktör Serkan Özbalta'nın hücum hattını yeniden diriltişine tanık olarak ümidimizi koruduk.
Yalnız bunu yaparken korku tünelinin kapısındaki gişe memuru sürekli bilet kesip durdu. Neyse ki gol noktalarında siyah-beyazlılar hep bir adım öndeydi de sonuç bir kez daha önceki müsabakalar gibi olmadı.
YENİ BİR ŞEY DEĞİL
Önce başta dediğim yanlışlardan bahsedeyim. Aslında yeni bir şey değil söyleyeceğim. Sezon başında ne dediysek, devre arasında ne yazdıysak aynısı.
Savunma yine eskisi gibi sancılıydı. Evet zaman zaman kendi yaptığı facia hataları yine kendisi çözerek durumu tolere etse de 90 dakikalık sürede bu iş zorlayıcı olabiliyor.
Defansın arkasına atılan toplar öyle tehlikeler yaratıyor ki tribündekiler maçı iki elinin parmakları arasından izleyecek duruma geliyor. Yediğinden fazlasını atarsan mesele yok ancak atamadığı zamanları çok gördük biliyorsunuz. Evet belki de son zamanların en işlevsel hücum organizasyonlarını izledik. Yalnız hocam orada da Deniz Kadah'ın yorulduğu apaçık ortadayken sanki biraz erken müdahale gerekti. Sonuç itibariyle dünkü galibiyet çok önemlidir. Son 3 maçında 1 gol yiyen Altay savunmasıyla dünkü hücum anlayışı birleşirse çok daha doğru işler olacaktır.