İyi golcüydü... Çok hırslıydı...
Çalışkandı, pes etmezdi. Altay'daki performansı sonrası herkes "Yakında 4 büyüklerden birine gider" diyordu. Gitti de.
Beşiktaş'ı seçti. Sonrasında çok takım gezdi. Avrupa'ya da açıldı... Almanya'da Bochum, Hollanda'da Vitesse formalarını giydi. Futbolu bıraktıktan sonra da durmadı.
Geleceğin yeteneklerini keşfe çıktı. Dün saha kenarında çok heyecanlıydı.
Nasıl olmasın... Genç yaşında, formasını terlettiği takımın başına geçmişti.
Gelir gelmez, pes etmeyeceğini "Zafer inananlarındır" diyerek ortaya koydu. Ancak o da çok iyi biliyordu ki sıkıntılı bir görevdi bu. Belki son zamanlarda bu sözü çok duyuyordur ama işin çok zor be hocam. Sorun bir değil ki. Halbuki tüm mevkilerinde iyi isimler var.
ORTAK PAYDA
Fakat alternatif sorunu ortada. Takım limitlerini zorluyor.
Evet bazen üstesinden gelebiliyor ama çoğunluk yetmiyor. Mustafa Hoca'nın da, Mert Nobre'nin de, Serkan Özbalta'nın da hatta ilk maçı olmasına rağmen Sinan Kaloğlu'nun da ortak paydası bu.
Öyle ki bu dört hoca bir araya gelseler birbirlerini o kadar iyi anlarlar ki birinin bitirdiği cümleyi diğeri tamamlayabilir.
Elbette geride kalan süreçte tastamam 21 puan bulunuyor.
Yalnız sadece kazanmanın yetmeyeceği bir süreç bu artık.
Sen kazanırken rakiplerinin de kaybetmesi mühim.
ZORLU FIKSTÜR
Şimdi öyle bir fikstür var ki önünde Altay'ın hakikaten zoru başarması gerekiyor.
Bu hafta Adana Demirspor deplasmanı. Sonra iki maç evinde. Biri Başakşehir'le.
Diğeri Galatasaray'la. Sonra Hatay ve Giresunspor diye devam ediyor. Sinan Hoca bu fikstürden ilk demecindeki gibi zaferle ayrılırsa kariyeri adına da inanılmaz bir başlangıç yapar.
Kolay gelsin hocam...