Kazanmak, en iyi 16 ülke arasına kalmak, 6 puanla gruptan çıkmak, lider Portekiz ile aynı puanı toplayıp ikinci olmak bunlar heyecan verici elbet. Ama doğrular kadar yanlışları da teraziye koymak ve ne yaptığımıza bakmak lazım. Terazide denge sorunun varsa bu önemli (Daha doğrusu düşündürücü) elbet. Vincenzo Montella'nın Çekya karşılaşması sonrası kurduğu cümleden başlayalım isterseniz. "Bundan sonra kim gelirse gelsin fark etmez" dedi ya hani. Gördük ki grup aşamasında fark etti. Bu oyun Gürcistan ve Çekya'ya yetmiş olabilir. Ama Avusturya'ya yetmez.
Çünkü yeten kısmı dahi tersi sonuçlara o kadar yakındı ki. Gürcistan ile berabere kalabilir, 10 kişi kalmış Çekya'ya yenilebilirdik de. Üstelik şu bir gerçek ki Avusturya oynadığımız bu iki takımdan çok daha iyi.
Hatta ve hatta turnuvanın en diri, en etkili takımlarından biri. Sadece Hollanda ile oynadıkları mücadele bile bunun özeti.
YENİ BİR PLAN LAZIM
Vincenzo Montella'nın salı günü oynayacağımız kritik mücadeleye yeni bir plan üzerinden hazırlanması gerekiyor ki başta çözmesi gereken konulardan biri hücum hattı olacak. Sebebi de açık. Beraberliklerin yetmediği bir dönem başlıyor. Bundan sonra ya kazanacaksın, ya kaybedeceksin.
İtalyan çalıştırıcının oyuncuları gerçek mevkilerine çekip bu kurguyu sağlaması şart. Kanatların işlemesi tek başına yetmez ki bunu grupta oynadığımız üç karşılaşmada da gördük. İçeride rakibi rahatsız edecek, son vuruşu yapabilecek etkili bir ismin olmadıkça nafile çabalar bizi bekler.
Yelpaze gibi sağa sola açılan, defansın arkasına atılan toplarla hücuma kalkan kurgumuzu artık cümle alem öğrendi.
Başta da dediğim gibi bu kurgu ve oyun planı iki takıma karşı yetti ama Avusturya'ya karşı yeterli değil. Sadece hücum anlamında değil savunmada da daha dikkatli olmamız gereken bir sürece giriyoruz.
Ve bir başka önemli konu daha. Şu ana kadar devreye girmeyen bazı isimleri de oyuna sokmanın zamanı geldi. Sanırım kimler olduğunu çok iyi anladınız.