Maça doğru yaklaşırken, her iki tarafta hafta içi gelişmeler, hayli enteresandı.
Fatih Terim'in 'Yenemezsek alkışlarız' açıklamasına Ahmet Nur Çebi'nin 'Elbette alkışlayacak' yanıtı, centilmenliğe sığmadı mesela? Aynı Beşiktaş Başkanının hiç olmadık, böyle kritik bir maç öncesi Sergen Yalçın ile verdiği röportajda 'Kendisi çok zor bir hoca ancak, biz çok iyi anlaşıyoruz' demesini, koca bir doksanın ince hesaplarını yaparken, bu lafları nasıl yutacaktı Sergen Hoca? Başkan, moralleri bozmaya uğraşacak! Komutan Sergen, en önemli savaşçıları Cenk, Aboubakar, Oğuzhan, N'Koudou ve Hasic'in yokluğuyla, dün akşamki savaşı kazanmaya çalışacaktı, iyi mi?
Cüneyt Çakır'ın başlama düdüğü...
Welinton'dan daha birinci dakikada gelen golün ofsayt olarak iptal edilmesi ve az sonra Babel'in ayağından kazanılan golle Beşiktaş'ın tüm hevesleri, kalıverdi kursağında! Zaman ilerledikçe Beşiktaşlılar, topu dar alanlarda dolaştırmaya uğraşırken, Galatasaraylı oyuncular baskılarını çoğalttıkça çoğalttılar.
Arda kalitesini gösterdi
Topu dikine oynayan Galatasaray, topa daha çok sahip olan Galatasaray... Rakibine göre hücum açlığı daha fazla olan yine Galatasaray...
Ghezzal'ın ayağından gelen penaltı oyunu eşitlemiş gözükse de durmadan yüklenen sarı-kırmızılılar Falcao'nun penaltısıyla geçtiler öne...
Biraz çelişkideydim ama gözlemlediğimi bu durum, Kartallar'ın galibiyete koşmasından çok, averajı korumak olduğunu hissettirdiler bana! Düşündükleri bu zavallılık durumunun baş sorumlularını sayayım; ortalarda fazla gözükmeyen Josef başta olmak üzere Ljajic, Gökhan ve durmaksızın arkasına adam kaçıran iki bek Rosier ve N'Sakala'dır! Elbette oyunu çok çok isteyen taraf Galatasaray'dı ki, bu kadar aciz duruma düştü Beşiktaş.
Gedson, Babel, Marcao ve Donk başta olmak üzere, tek sırıtan oyuncusu, hemen hemen yok gibiydi. 'Halil'in yerine, niye Arda?! diye şaşkın şaşkın bakarken, tabelada üçüncü golün adı yazdı; Arda! Anlayacağınız, 'Alın teri' kazandı, dün akşam...