İslam'ın temel esaslarından olan "Niyet" o kadar önemlidir ki her ibadetin başında kalben yapılması farzdır. 'Kalben' diyorum çünkü dilden söylenmesi yetmez.
Nasıl ki iman etmek için sadece dilimiz ile şehadet getirmekle yetinmeyip bunu kalben de tasdik etmemiz gerekiyorsa niyet de aynen öyledir. İslam alimlerinden İmam-ı Gazali de niyetin yerinin kalp olduğunu vurgulayarak her kulun ilk vazifesinin önce niyeti öğrenmek daha sonra da onu amel ile sahih ve sağlam bir hale getirmek olduğunu belirtmiştir.
"ALLAH RIZASI İÇİN"
Eğer ibadet öncesinde niyet yoksa sevabı da yoktur. Sadece namaz, oruç ve hac değil tüm ibadetlerimizde hatta yaşantımızın her anında niyet şarttır. Çünkü Allah (c.c.) her anımızda kalbimizdeki niyetlerimize bakıyor.
Eğer bir işi Allah rızası için yapıyorsak o işten Allah katında kazanacağımız mükafat kat kat fazladır.
Ama sadece geçici dünyalık bir menfaat için yapıyorsak o zaman hiçbir faydası olmaz. Allah katında bir değeri de yoktur.
ÇALIŞMAYA İBADET SEVABI
Diyelim ki bir kişi, sabah evden çıkıp işe giderken 'Allah'ım senin verdiğin rızkı kazanmak için işe gidiyorum" dese akşama kadar ibadet sevabı almış olur.
Burada önemli olan dil ile söylemek değil kalben niyet etmektir. Çünkü Allah'ın nazargahı kalptir.
Yolda yürürken yerde bir taş mı gördük?
Hemen Allah'ın rızasını umarak içimizden kalben niyet edip "bu taş birinin ayağına takılıp düşmesin" diye taşı bir kenara koyduğumuz zaman yine bir ibadet sevabı kazanmış oluruz. İşte bunun için niyet çok çok önemlidir.
"ÜMMİ KAYS'IN MUHACİRİ"
Niyet ile ilgili Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) şu hadis-i şerifi meşhurdur. Rasulullah'ın (s.a.v.) Medine'ye hicret etmesi üzerine Müslümanlar emre uyarak Mekke'yi terk etti. Hicret edenler arasında Ümmi Kays adında bir kadın vardı.
Ümmi Kays ile evlenmek isteyen bir kişi, kadının "Hicret etmezsen seninle evlenmem" demesi üzerine bu niyetle hicret etti ve Medine'de Ümmü Kays ile evlendi.
Diğer Müslümanlar Allah rızası için hicret ederken, bu şahıs Ümmü Kays ile evlenmek için hicret etti. Bu nedenle sahabeler bu kişiye Ümmü Kays'ın muhaciri dediler.
İşte bu olay üzerine Buhari ve Müslim'in Hz. Ömer'den (r.a.) rivayet etmiş oldukları ve "niyet hadisi" diye meşhur olan hadis-i şerifte Allah Rasulü (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır. Öyleyse kimin hicreti Allah'a ve Rasulü'ne ise, onun hicreti Allah ve Rasulü'nedir.
Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa veya nikahlayacağı bir kadına ise, onun hicreti de o hicret ettiği şeyedir." (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)
SONSUZ KAZANÇ KAPISI
Bu söz sanki sadece hicret olayı üzerine söylenmiş gibi algılansa da aslında Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), bize hayat boyu Allah'ın rızasını kazanmak için sonsuz bir kazanç kapısı açmıştır.
İslam'ın temel esaslarından biri olan niyeti, hayatımızın her anına yayarsak Allah'ın rızasını kazanmış sevilen kullar arasına gireceğimiz bu hadis ile müjdelenmiştir.
İslam büyükleri boşuna "Niyet hayır akıbet hayır" dememişlerdir.
Her işimizden iyi bir sonuç almak istiyorsak işe Allah rızası için yola koyulmak gerekir. Yapılan her işte niyetimiz hayır olursa inşallah akıbetimiz de hayır olur.