Biz kullarına çok acıyan ve sonsuz merhametiyle kuşatan Allah, bizi cehennem ateşinden korumak için o kadar çok fırsat ve imkan veriyor ki inanın bunların kıymetini bilmiyoruz.
Hayatta O'na hiçbir şeyi ortak koşmadan kulluk bilinciyle hareket ederek Allah'ın razı olduğu bir yaşantı sürmekten daha güzel bir şey yoktur. Abdürrahim Karakoç'un "Ya İslam'la yükselir, ya inkarla çürürsün. Yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün" dizelerindeki gibi bunu belki şimdi anlamasak da ölünce anlayacağız. İşte Rabbimizin bizlere lütuf ve ihsanda bulunduğu Ramazan ayına çok az bir süre kalırken dua ve tövbelerimizin kabul edilme ümidini çok daha fazla hissettiğimiz gün ve gecelerden geçiyoruz.
Mana ve bereket dolu bu önemli günlerden biri olan Berat Kandili'ni ise inşallah yarın (cumartesi) idrak edeceğiz.
Ramazan ayının müjdecisi olan Berat Kandili İslam dininde kutsal kabul edilen en önemli günlerden biridir. Öyle ki Berat gecesinde, o yıl olacak şeyler, ameller, ömürler, ölüm sebepleri, yükselmeler, alçalmalar, yani her şey Levh-i mahfuzda yazıldığına inanılır. "Allah Teala tüm şeyleri Berat Gecesi'nde takdir eder. Kadir Gecesi gelince de bu şeyleri sahiplerine teslim eder." (Fahrüddin Razi, Tefsirü'l Kebir, 23/293)
"YOK MU BAŞKA İSTEĞİ OLAN?"
Yine bu geceyi en önemli kılan özelliklerden biri de Allah'ın (c.c.) dünya semasına rahmetiyle tecelli ederek kullarına "'Yok mu tövbe eden, tövbesini kabul edeyim! Yok mu rızık isteyen, rızık vereyim! Yok mu şifa isteyen, şifa vereyim!.. Yok mu başka isteği olan ona da istediğini vereyim" diye buyurmasıdır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Berat Kandili'ne ilişkin şöyle buyurur:
"Şaban ayının 15. gecesini ibadetle geçirin, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü Yüce Allah, bu gece dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve 'Yok mu tövbe eden, tövbesini kabul edeyim! Yok mu rızık isteyen, rızık vereyim! Yok mu şifa isteyen, şifa vereyim!.. Yok mu başka isteği olan ona da istediğini vereyim" (İbn Mâce, Sünen, "İkâmetü's-salât" 191.) Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) bizlere müjdelediği bu çağrıya koşmak, bizi hem bu dünyada hem de sonsuz alemde kurtuluşa erdirecektir. Resulullah efendimiz, bu gece, çok ibadet, çok dua ederdi.
Tefsirlerde Kur'an-ı kerimin, Levh-il-mahfuza bu gece indirildiği bildirilmektedir.
KENDİMİZİ HESABA ÇEKELİM
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bu gecenin özelliklerini Hz.
Aişe (r.a.) validemize anlatırken şöyle buyurmuştur: "Bu gece Şaban ayının onbeşinci gecesidir. Allah Teâlâ bu gecede Benü Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanları Cehennem'den kurtarır. Ancak kendisine şirk koşanların, Müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenlerin, akrabaları ile münasebeti kesenlerin, gururlu ve kibirlilerin, anababasına asî olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne bakmaz."(Buhârî, et-Tergîb ve't-Terhib, II, 118). Bizler de bu gece, kendi kendimizi 'Nerede hata yaptık? Kimin kalbini kırdık? Kime zulüm ve haksızlık ettik? Kime iftira attık? Kime zarar verdik? Allah'ın razı olduğu gibi dosdoğru bir hayata yaşadık mı?' gibi sorularla hesaba çekerek erdemli, adil ve iyi bir insan olmak için gayret göstermeliyiz.
Özellikle işlenin günahlara bir daha yapmamak üzere tövbe edip Allah'tan af dilemek, kaza namazlarını kılmak, Kuran okumak böyle gecelerde çok önemlidir. Yüce Allah, bizleri böyle gecelerin kadri ve kıymetini bilen, duaları kabul olan ve rahmetiyle muamele ettiği kullarından eylesin