Bir Müslüman için öldükten sonra çevresi tarafından iyilikle anılmak çok önemlidir. Çünkü insanların ölen kişi hakkındaki kanaatleri Allah katında büyük önem taşımaktadır. Bunun önemini bir hadis-i şerif ile size anlatayım.
Buhari'nin Enes b. Malik'den (r.a.) naklettiğine göre, Rasûlüllah'ın (s.a.v.) arkadaşları bir cenazeye rastladıklarında onun iyiliğinden söz etmişler, Rasûlüllah da (s.a.v.) "vacip oldu" buyurmuştur.
Başka bir zamanda diğer bir cenazenin de kötülüklerinden bahsetmişler, Rasûlüllah (s.a.v.) yine "vacip oldu" buyurmuştur. Hz. Ömer; "Ey Allah'ın Rasûlü vacip olan nedir?" diye sorunca:
"Birinin iyiliğini söylediniz, ona cennet vacip oldu. Diğerinin kötülüğünü söylediniz, ona da cehennem vacip oldu. Siz, yeryüzünde Allah'ın şahitlerisiniz" buyurmuştur. (Buhari, Cenaiz, 85; Müslim, Cenaiz, 60)
MERHUMU NASIL BİLİRDİNİZ?
Bu hadis nedeniyle cenaze namazlarından sonra cemaate "merhumu nasıl bilirdiniz?" şeklinde soru sorulur.
Cemaattekilerin içinde ölen kişi hakkında olumlu düşünenler "iyi bilirdik" der.
Ama olumsuz bir kanaat varsa "kötü bilirdik" demek yerine susmak daha uygun olur. Eğer hiç tanımadığınız bir kişi ise "Allah rahmet eylesin" denilir.
Çünkü ölen kişiyi hiç tanımayan birinin iyi veya kötü şeklindeki kanaati Allah katında kabul olmaz. Onun için kişiyi sağlığında mutlaka yakınen tanımak gerekir. Aslında bu o kadar önemli bir konudur ki bu hususta "Arkadan gelecekler içinde iyilikle anılmayı bana nasip eyle" (Şuara süresi/84) şeklinde ayet-i kerime bile inmiştir. Ayetin Ömer Nasuhi Bilmen tefsirinde "Hz. İbrahim dua ederek dedi ki: Yarabbi.
(sonrakiler arasında) benden sonra dünyaya gelecek insanlar arasında (benim için iyilikle anılmak nasip kıl) ben herkesin kabulüne, güzelce övgüsüne daima kavuşmuş olayım.
Bu dua da kabul edilmiştir. Nitekim, İbrahim Aleyhisselâm bütün milletler arasında yüceltilmektedir.
Kendisine muhabbet gösterilmektedir.
Özellikle onun zürriyetinde olarak Peygamberlerin sonuncusu dünyaya gelmiştir, o vasıta ile de Hz. İbrahim daima iyilikle hatırlanmaktadır" şeklinde yapılmıştır.
MÜSLÜMAN'IN HAREKETİ
Peygamberlerin atası Hz. İbrahim (a.s.) bile kendisinin iyilikle anılması için Allah'a dua ederken, bizim "insanlar benim hakkımda ne düşünürse düşünsün ben bildiğimi okurum" şeklinde bir yaklaşım içinde olma lüksümüz yoktur. Bizler her namazda otururken okuduğumuz salli barik dualarında Hz. İbrahim'e (a.s.) ve soyundan gelen peygamberlere dua ederken yine tüm Müslümanlara da dua etmemiz gerekir.
İslam alimlerinin büyük çoğunluğuna göre ise bir fasıkın yani çok günah işleyen bir kimsenin ölmeden önce tövbe etmiş olması ihtimali göz önünde bulundurularak hiçbir Müslüman'ın ölümünden sonra kötülüklerini zikretmek caiz değildir.
(Sünen-i Davud) İşte bu nedenle ölen kim olursa olsun arkasından kötülüklerini değil, yaptığı iyilikleri konuşmak bir Müslüman'a yakışan en güzel harekettir.
DEFTERİ KAPANMAYANLAR
Bu arada öldükten sonra iyilikle anılmak önemli olduğu gibi amel defterinin kapanmaması ve kıyamete kadar sürekli sevap yazılması için şu üç kimse gibi olmak gerekir. Bu vesileyle bu hadis-i şerifi de sizinle paylaşmak istiyorum. Ebu Hureyre'den (ra) rivayet edildiğine göre, Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu: "İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır:
Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat." (Müslim, Vasiyyet 14)