• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Doğal afetlerde ölenler şehittir TOLGA TEKİN

Doğal afetlerde ölenler şehittir

tolga.tekin@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 02 Aralık 2021, 21:13

Herkes bir gün bu fani dünyadan ebedi aleme göçüp gidecek. Herhangi bir nedenden dolayı herkes ölümü tadacak. Tabii ki şehitler hariç...
Allah yolunda öldürülenler için "ölüler" demeyin.
Hayır, onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz.
(Bakara/154) ayeti gereği şehitler ölmez. Peki şehadet mertebesine ulaşmak ve şehit sevabı alabilmek için sadece Allah yolunda savaşarak mı ölmek gerekiyor?
Son yıllarda artan depremlerde yaşanan ölüm olayları hepimizi üzerken geçen yıl Elazığ Sivrice merkezli 6.8 şiddetindeki depremin ardından Diyanet İşleri Başkan Prof. Dr. Ali Erbaş'ın vefat edenlerin hükmen şehit sayıldığı yönündeki açıklaması tartışmalara neden olmuştu. Halbuki Ebu Hureyre'den (r.a.) rivayet edilen bir hadis-i şerife göre Erbaş, doğru söylemişti. Çünkü o hadis-i şerifte "Şehitler beş kısımdır:
Bulaşıcı hastalığa yakalanan, ishale tutulan (karın ağrısından), suda boğulan, göçük altında kalan ve Allah yolunda savaşırken şehit olanlar." (Buhârî, Cihâd 30; Müslim, İmâre 164) buyruluyor. Yani görüldüğü gibi sadece Allah yolunda değil, deprem, yangın, sel felaketi, afet ve benzeri musibetlere maruz kalarak ölen, mide ağrısından ölen, doğum sırasında ölen, suda boğularak ölen, kolera, veba ve verem gibi bulaşıcı bir hastalığa yakalanıp ölen, göçük altında kalarak ölenlerin de hükmen şehit sayıldığı birçok dini kaynaklarda belirtilmektedir.

KISIMLARA AYRILIYOR
Şehitlik hakkında pek çok sahih hadis vardır. Şehit denilince cephede savaşırken şehit olanlar akla gelir. Sahâbe-i kirâm da şehid denince cephede can verenleri anlıyordu. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) onlara daha başka şehitler de bulunduğunu haber verdi. Burada beş çeşit şehitten söz edilmektedir. Daha başka sahih hadislerde bu sayı yedi, sekiz, dokuz hatta on olarak da geçer. Bu rivayetler arasında bir zıtlık olduğu söylenemez.
Çünkü Resûl-i Ekrem Efendimiz kendisine gelen vahye göre bunları zikretmiş olmalıdır.
Bu sahih rivayetlerden hareketle İslâm âlimleri şehitleri üç kısma ayırmıştır: Allah yolunda savaşırken öldürülen ve hem dünya hem âhiret ahkâmı itibariyle şehit sayılanlar. Âhiret ahkâmı itibariyle şehit sayılan, ancak dünyada kendilerine şehit muamelesi yapılmayanlar. Sadece dünya ahkâmı itibariyle şehit sayılanlar.

SADECE ALLAH BİLİR
İlk sırada yer alanlar, harp esnasında savaş meydanında müşrikler tarafından öldürülen veya üzerinde yara bere olduğu halde harp alanında ölü bulunan kimselerdir.
Zulmen öldürülen müslümanlar da aynı hükme girer. İkinci sırada yer alanlar, dünyada kendilerine yapılacak muamele itibariyle birincilere yapılanın hiçbirine tabi olmadığı için, âhiret ahkâmı itibariyle şehittir. İşte bunlar hadisimizde sayıldığı gibi, bulaşıcı hastalıktan, aşırı ishalden (karın ağrısından), suda boğulmaktan ve bir göçük altında kalmaktan dolayı hayatlarını yitirenlerdir. Bazı hadislerde yol kesiciler tarafından öldürülenlerle, zulüm ve işkenceyle öldürülenlerin de şehit sayıldığı görülür. Bunların şehit hükmünde olmaları, yakalandıkları amansız hastalıklar karşısındaki çaresizlikleri, su ve sel baskını, toprak kayması ya da zelzele gibi tabiî âfetlere karşı koyamamaları ve karşılaştıkları bu güçlüklere göğüs germeleri, sabretmeleri sebebiyledir. Üçüncü sınıfı oluşturanlar, harpten kaçarken veya çapulculuk yaparken ya da ganimetten bir şey aşırırken öldürülenlerdir. İnsanlar bunların içyüzünü bilmez, fakat onların şehit olduğunu zannederler.
Bunların halini yalnız Allah bilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.