Hayat insan için bir imtihandan ibarettir. Bu imtihanda kaybetmek de var kazanmak da. İmtihanı nasıl kazanacağımız için bize bildirilen ilahi mesajlara dikkat edecek olursak asla yanılmayız.
Elbette Allah'ın dediği olur. Yunus Suresi'nin 107. ayetinde Yüce Rabbimiz "Allah sana bir sıkıntı verirse, onu O'ndan başkası gideremez. Sana bir iyilik dilerse O'nun nimetini engelleyecek yoktur.
O'nu kullarından dilediğine verir. O, bağışlayandır, merhametlidir" buyurmuştur.
Bu ayeti ne zaman okusam aklıma Hz. Yusuf (a.s.) gelir. Tüm peygamberler gibi Hz. Yusuf da hayatıyla insanlığa örnek olmuş Allah'ın elçilerindendir.
3 GÜN KUYUDA KALDI
Hz. Yusuf'un kuyudan sultanlığa uzanan ilginç bir hayatı vardır. Hatta bu konuda filmler ve diziler yapılmış ve birçok ülkede izlenme rekorları kırmıştır. Hz. Yakup'un oğlu olan Hz.
Yusuf, babası kendisini çok sevdiği için kıskançlık krizine giren ağabeyleri tarafından 9 -10 yaşlarındayken kuyuya atılır. Hz. Yusuf kuyuda üç gün kalır. Babası Yakup Aleyhisselam, küçük oğlunun nerede olduğunu sorduğunda ağabeyleri "Onu kurt yedi" diye bir yalan atarlar. Bu süre içinde Hz. Yusuf'un kuyuda kaldığı süre boyunca esma-i hüsna okuduğu belirtilmektedir. Kardeşleri tarafından içine atıldıktan sonra bir müddet bu kuyuda kalan Hz. Yusuf'u oradan geçen bir kervanın sakası çıkarmış ve Mısır'a götürmüştür. Mısır'da Hz.
Yusuf'un yaşadıkları anlatmaya kalksak bu köşe yazısına sığmayacağı için kısadan geçiyorum.
ALLAH DİLERSE OLUR
Mısır'a giden Hz. Yusuf'un hayatı burada tamamen değişti. Hz. Yusuf aynı zamanda çok iyi rüya tabirleri yapardı. Konuşması ve yüzü çok güzeldi. Kadınlar onun yüzüne bakınca aşık olurlardı. Hz. Yusuf'un söylediklerinden çok etkilenen ve onun bilgeliğine hayran kalan Firavun IV. Amenhotep, mühür yüzüğünü parmağından çıkarıp Yusuf'un eline taktı. Adını Safenat-Paneah (Zafenadpena) olarak değiştirdi. Onu tüm Mısır'a ve saraya hükümdar atadı. İşte gördüğünüz gibi bir insanın hayatı nereden nereye gelebiliyor. Bu tamamen Allah'ın dilemesiyle oluyor.
Yazımın başında yer verdiğimiz ayet-i kerime tam da bunu anlatmaktadır.
Yani Allah (c.c.) insan için bir şey dilerse onu engelleyecek hiçbir şey yoktur. Onun için ne olduğum değil ne olacağım diye düşünüp ona göre hareket etmek gerekir.