Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi belirsizlik ortamı, ülke genelinde insanları ihtiyatlı olmaya yöneltmekte, ekonomik konjonktürün yavaşlama evresine doğru ilerlemesi ise, yatırımların dondurulmasına, halkın da zorunlu ihtiyaçları dışında harcama yapmaktan kaçınmasına neden olmaktadır.
Böylesine olumsuz bir ortamdan fazla etkilenen kesimlerin başında doğrudan halka mal ve hizmet sunan esnaf sanatkarlarımız gelmektedir. Çünkü durgunlaşan piyasalar ve insanların tüketimlerini kısması, öncelikle üyelerimizin iş hacmini düşürmektedir.
İş potansiyeli azalan ancak kira, sosyal güvenlik primi, vergi vb. girdi maliyetleri aynı kalan, hatta artan esnaf sanatkarlarımız çareyi borçlanmakta bulmaktadırlar.
Bu noktada, önümüzdeki süreçte üyelerimize dövizle borçlanmamaları konusunda tavsiyelerimiz olacaktır. Döviz geliri ya da döviz birikimi olmayan esnaf sanatkarlarımız, dövizde dalgalanmaların yaşanması beklenen bir dönemde döviz üzerinden borçlanmamalıdır.
DOLAR NEDEN YÜKSELECEK?
Bilindiği gibi, dünya genelinde rezerv para olmaları nedeniyle, Türkiye'de de yatırım ve ticaret alanında kullanılan en geçerli döviz cinsinden para birimi Euro ve Amerikan Doları'dır.
ABD Merkez Bankası'nın olası faiz artışına bağlı olarak Amerikan Doları'nın kısa ve orta vadede diğer dövizler karşısında yükselmesi beklenmektedir.
Dolar üzerindeki yükselme beklentisinin gerekçelerini irdelemek gerekirse;
-2015 yılının ilk yarısında (6 ayda) cari açık 22.7 milyar dolar olmuştur. Buna karşın ülkemize giren döviz miktarı 22.7 milyar dolarlık açığı kapatamamış, döviz rezervlerinden 4.5 milyar dolarlık ekleme ile denge sağlanmıştır. Bu gelişmeler Türkiye'nin kısa vadeli döviz borcunu artırmıştır.
-Rakamlar, bankaların 2008 yılında milli gelirin yüzde 7.3'ü büyüklüğünde olan dış borç stokunun son dönemde milli gelirin yüzde 18.3'üne yükseldiğini ortaya koymaktadır.
-Yine veriler bize Mayıs sonu itibarıyla bankaların toplam dış borcunun 104 milyar dolara yükseldiğini ve bu borcun 56.6 milyar dolarının yıl içinde ödenmesi gerektiğini göstermektedir.
Bu rakamlar dolara olan talebin artacağını göstermektedir. Ekonominin kuralı olarak talebi artan bir ürünün fiyatının da yükselmesi kaçınılmaz olacaktır.
Öte yandan, ekonomi çevreleri, Merkez Bankası'nın her ay TÜFE ve ÜFE'ye göre yayımladığı Reel Efektif Döviz Kuru Endeksi'ne dayanarak, doların 2.8 lirayı aşmasının normal olduğunu, 3 lira seviyesinin de aşılabileceğini ifade etmektedirler.
Buna göre doların 2.8 liranın altında kalması, Türk Lirası'nı 'Değerli' konumunda tutacaktır. Dolayısıyla geçen Temmuz 2.13 lira olan dolar, bu Temmuz 2.79 liraya yükselmesine karşın hala 'Değerli' konumunu sürdürmektedir. Uzmanlar bu durumda Türk Lirası'nın değer kaybetmeye devam etmesi gerektiğini düşünmektedirler.
Bunlara ek olarak doların küresel piyasalarda değer kazanmaya devam etmesi, Türkiye'nin içinde bulunduğu iç ve dış politika risklerinin giderek artması dolar fiyatını yukarıya çekmektedir.
3 LİRA ÇITASI
Son günlerin ekonomik verilerini üst üste koyduğumuzda, orta vadede doların 3 lirayı aşma riskinin bulunduğunu, bunun yanında her halükarda dolarda bir yükseliş beklentisinin olduğunu ifade edebiliriz.
Böylesine bir ortamda döviz birikimi veya döviz geliri olmayan üyelerimizin döviz üzerinden borçlanmaları, yatırıma başlamaları sakıncalı olabilecektir. Esnaf sanatkarlarımız ticari dengelerini bu verileri göz önünde tutarak düzenlemeli, sektörleri gereği dövizle çalışan üyelerimiz döviz kurlarını ve gelişmeleri yakından izlemelidir.