Geçen yazımızda 2016 yılında yaşanan küresel gelişmelere dikkat çekmiş, önemli coğrafyası ve stratejik konumu nedeniyle Türkiye'nin bu gelişmelerden etkilenmesinin doğal olduğunu belirtmiştik.
Gerçekten de Türk ekonomisi 2016 yılını zorlu Ortadoğu koşullarının ve Rusya ile yaşanan krizin gölgesinde geçirmiştir. Bunlara ilave olarak FETÖ terör örgütünün gerçekleştirdiği darbe girişimi ve ardından devlet ve ülkenin bekası için uygulanan Olağanüstü Hal ile karşılaşılmıştır. Bu etkenler ekonomik faaliyetlerin olağan akışında gerçekleşmesini engellemiştir.
OLUMSUZLUKLARA RAĞMEN
Büyüme hızı, böylesi olumsuz konjonktüre rağmen, yılın ilk yarısında yüzde 3,9 gibi yüksek sayılabilecek bir düzeyde gerçekleşmiştir.
Ancak yılın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde iç ve dış gelişmelere bağlı olarak bu hızın gerilemesi ve yıllık büyüme hızının yüzde 3 veya biraz altındaki bir düzeyde gerçekleşmesi beklenmektedir.
Ekonominin yavaş büyümesi sonucu ise 2015-2016 Ağustos döneminde toplam istihdam sadece 323 bin kişi, işsiz sayısı ise 435 bin kişi artmıştır. İşsizliğin yıl sonunda yüzde 12'lere ulaşması ihtimali bulunmaktadır. Yani işsizliğin, en önemli sosyo-ekonomik sorunumuz olmayı sürdüreceği tahmin edilmektedir.
Ekonominin yavaş büyümesinin bir diğer sonucu da dış ticaret alanında görülmüştür.
Yılın ilk dokuz aylık bölümünde ihracat yüzde 2,7, ithalat yüzde 6,5 oranında gerilemiştir. İthalatın daha fazla gerilemesi ile dış ticaret ve cari açıkta da gerileme yaşanmıştır.
2016'nın ekonomideki en önemli gelişmesi, kurlarda yaşanan yüksek oranlı artışlardır. Artışların gerisinde dış kaynak girişinin yavaşlaması ile Amerikan Merkez Bankası'nın faiz artırma beklentisinden etkilenen sıcak paranın çıkışı yatmaktadır.
Türkiye 1994, 2001 ve 2008 yılında da benzer gelişmelere tanık olmuştur.
Kurlardaki artış, dış borcu yüksek olan özel kesim firmalarını olumsuz etkilemiştir.
Yüksek oranlı asgari ücret artışı, Rusya krizi, darbe girişimi ve yılın son çeyreğinde yüksek oranlı kur artışlarının altında ezilen özel sektör açısından 2016 yılı oldukça zorlu geçmiştir.
ENFLASYONLA MÜCADELE
Enflasyonla mücadele açısından 2016'da arzu edilen başarı yakalanamamıştır.
Nitekim Orta Vadeli Ekonomik Programda yüzde 5 olarak öngörülen TÜFE enflasyonunun yıl sonunda yüzde 8 düzeylerinde gerçekleşmesi beklenmektedir.
Yüzde 2-3 düzeyine çekilememiş bir enflasyon ile yerli girişimcilerin yabancı firmalar karşısında rekabet edebilmesi çok zor olacaktır. Bu nedenle enflasyonun yeniden yükselme trendine girme ihtimalinin yüksek olduğu 2017 yılında bu konuya ayrı bir önem verilmelidir.
HÜKÜMET DESTEĞİ
Böylesi bir küresel ve ulusal iklimde 2016 yılının esnaf ve sanatkarlarımız açısından yeterince olumlu geçtiğini söylemek güçtür. Yavaşlayan iç ve dış talep, gerileyen yabancı turist sayısı, kurlardaki belirsizlikler, AVM'ler, akaryakıt fiyatlarındaki artış ve yükselen faizler gibi faktörler üyelerimizi oldukça zorlanmıştır.
Bununla birlikte Hükümetimizin esnaf sanatkarlara pozitif ayrımcılık yapması ve destekler sağlaması, üyelerimizin zorlukları daha kolay atlatmasını sağlamıştır.
İzmir açısından bir değerlendirme yapılması gerekirse, 2015 yılının aynı dönemine göre 2016 yılının ilk 11 aylık bölümünde esnaf ve sanatkar sayısının 4167, işyeri sayısının ise 8012 arttığı görülmektedir.
Bu veriler gerek ilimiz ekonomisi açısından gerekse üretim ve istihdam açısından esnaf sanatkarların önemini ortaya koymaktadır.
Evet, 2016 yılında hem iç hem de dış şartlar nedeniyle Türk ekonomisi ivme kaybetmiştir. Ancak her şeye rağmen Türk ekonomisinin dayanıklılık testinden başarılı geçtiği de söylenebilecektir. Bu dayanıklılık ve toplumdaki birlik duygusu da geleceğe daha olumlu bakabilmemizi sağlamaktadır.