Türkiye işsizlik oranları açısından 2017'ye iyi başlayamamış, işsizlik rakamları son 82 ayın en yüksek seviyesinde seyretmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı, 2017 yılı Ocak döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre 695 bin kişi artarak 3 milyon 985 bin kişi olmuştur. İşsizlik oranı ise 1,9 puanlık artışla yüzde 13 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Bir başka can yakan konu kayıtdışı çalışanlardaki artıştan kaynaklanmıştır. Ocak 2017 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,7 puan artarak yüzde 32,5 olarak gerçekleşmiştir.
Öte yandan, 2017 yılı Ocak döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre işgücüne katılıma oranı 0.8 puan artarak, yüzde 51.5 olarak gerçekleşmiştir.
İşgücüne katılım, 1 milyon 93 bin kişi artarak 30 milyon 658 bin kişi olmuştur.
TOPLUMSAL KONSENSÜS
Ülke nüfusunun artması ve nüfusta ortalama yaşın yükselmesi, işsizliğin olası nedenleri arasındadır. Bunların yanında teknolojinin hemen hemen her sektörde gelişmesi, sanayi, imalat ve hizmet sektörlerinde daha az işgücü ile daha fazla verim almaya imkan tanıması da işsizliği körükleyebilmektedir.
İşsizlik sadece bir kesimin, iktidarın, ülke yöneticilerinin sorunu değildir. İşsizlik tüm toplumu ekonomik ve sosyal açıdan etkileyen, toplumsal huzuru zedeleyen bir sorundur. Dolayısıyla işsizliğin çözümü için tüm kesimler çaba sarf etmeli, çözüme katkı koyulması doğrultusunda toplumsal bir konsensüs sağlanmalıdır.
TÜİK verileri, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği'nin 'İşsizlikle Mücadele' için daha önceden gündeme getirdiği önerileri haklı çıkarmaktadır. İzmir Birliği her platformda mesleki eğitimin önemini dile getirmiş, Türkiye'de ailelerin çocuklarını meslek eğitimine yönlendirmesinin gerekliliğine dikkat çekmiştir.
Son veriler de, gençler arasında işsizliğin arttığını anlatmaktadır.
Ocak ayında önceki yılın aynı ayına göre 15-24 yaş grubunda işsizlik 5.3 puanlık artışla yüzde 24.5'e yükselmiştir.
İşsizlikle yapılacak uzun soluklu bir mücadelede başarının sağlanması için;
1- Yeni yatırımlar gerçekleştirilmeli, ayrıca atıl konumdakiler de canlandırılmalıdır. O halde makro ekonomik iklim üretim ve yatırımlar için cazip hale getirilmelidir. Ancak bu noktada öncelikler istihdam potansiyeli yüksek, daha çok emek-yoğun üretim tekniği kullanan küçük ve orta boylu işletmelere verilmelidir.
Üyelerimiz sınırlı sermaye imkanlarıyla kısa vadede işsizliği azaltabilecek potansiyele sahiptir.
Bu potansiyeli ülke yöneticileri ve ekonomi yönetimi gözden kaçırmamalı, yasal ve yapısal düzenlemelerle küçük işletmelerin işsizlikle mücadeleye daha fazla katkı koyabilmelerinin önü açılmalıdır.
2- Üreten kesimlerin nitelikli işgücü talebini karşılamak için mesleki eğitim yaygınlaştırılmalı ve geliştirilmelidir. Çünkü 'Mesleksizlik' sorunu işsizliği tetiklemektedir. Türkiye'de meslek eğitiminin genel eğitim sistemi içindeki payı yüzde 30 civarındayken bu oran gelişmiş ülkelerde yüzde 65'ler seviyesindedir.
Oysa meslek eğitimi ülke kalkınmasının anahtarıdır. Topluma mesleki eğitimin getirileri doğru anlatılmalı, gençler meslek sahibi olma yönünde özendirilmelidirler.
ÖĞRENMENİN YAŞI YOK
Mesleki eğitim sadece genç nesil için değil, fiilen işinin başında olan üyelerimiz için de önemlidir.
Atalarımızın dediği gibi, öğrenmenin yaşı yoktur.
Yeni dünya koşulları, gelişen teknoloji, toplumsal yaşamda olduğu kadar iş hayatında da önemli değişiklikler yaratmaktadır.
Bu durum esnaf sanatkarlar için bazı zorlukları ancak bunun yanında da bazı fırsatları beraberinde getirmektedir. Bu fırsatları değerlendirmek için üyelerimizin istikrarlı şekilde kendilerini geliştirmeleri gerekmektedir. Kendini yenileyemeyen, teknolojiyi takip edemeyen işletmeler, zamanla itibar ve pazar kaybına uğramaktadırlar.
Esnaf sanatkarlarımızın teknolojik gelişmeler karşısında, meslek eğitimini önemseyerek eksiklerini telafi etmeleri ve sosyal niteliklerini doğru kullanarak yeni düzende kendilerine üstünlük sağlamaları mümkündür.
